Dün uzun bir aradan sonra gittiğim alışveriş merkezi.
Bir taş binaya üzülebileceğim aklıma gelmezdi ama üzüldüm. Bu ne yalnızlık? Bu ne terk edilmişlik? Bu ne ıssızlık? Eskiden FB'li Emrelerin, GS'li Hakan Baltaların, Demet Akalınların, Kuşum Aydınların beraberindeki hayran kitleleriyle birlikte oradan oraya savruldukları; kokonaların torbaların arasında kaybolup gitmelerine rağmen hala en pahalısını ben almalıyım diye katlar arasında koşuştukları, paralı bebek delikanlılarının, bıçkın narin sitesi/ armutlu gençlerinin kızların götüne odaklanıp yürüyen merdivenlerden yuvarlandıkları günlere ne olmuş?
Yemek katında eskiden oturacak masa bulamazdınız, insanlar birbirlerinin başlarında yerlerdi yemekleri, şimdi yiyecek restoran bulamıyorsunuz. Saydık topu topu altı tane restoran var.
Bütün mağazalarda %70 %80 indirim. Tezgahtarlar olmasa, rahatlıkla I am Legend'dan veya the Stand'dan görüntüler sanabilirsiniz. Her taraf ışıl ışıl, pırıl pırıl ama tek bir canlı bile yok.
Güvenlikler bile şaşırdı içeri girince sizin ne işiniz var da buraya geldiniz gidecek daha iyi yeriniz mi yoktu gibisinden.
Heyhat duvarlarında hala o debdebeli günlerin izleri var; şurda sevgilisinden tokat yiyen mankenin yere yapıştığı yer, burada jigolosunun gömleğini lime lime yapan zengin ama kibirli grandma'nın kopup oraya buraya fırlayan gerdanlığı...