atsanız atılmaz satsanız satılmaz bir büyük fıçı vücudu içi dolu hüzüncük hem küçük bir kız hem koca bir kadın … kiminiz birkaç yıl kiminiz birkaç ay kiminiz birkaç gün anlamaya çözmeye çalıştınız kiminiz çalışmadınız kiminiz tuvalet kağıdı gibi gördünüz kiminiz prenses gibi ama hepiniz sevdiniz Allah şahidim! Ulan ne harika adamlardınız ne karakterli ne yakışıklı ne edebi meselelere duyarlı ne şair ne içli ne maço ne kılıbık baba parası yiyen adamlardınız. hepinizi mahalle manavının tezgahında en altta kalan ama en ışıl ışıl en sulu elmayı seçen yaşlı mahalle sakini teyze duyarlılığıyla seçtim ya ondan en’lerimsiniz. En talihsiz en büyük hatayı birinizi seçmek zorunda kaldığımı hissettiğim anda yapmışım, bilemedim. hepiniz en eksik yerlerimi doldurdunuz ikinize aşık oldum birinizi tam anlamıyla sevdim diğerlerinize de rol yaptım ama hep tasdik etmiştiniz zaten sizin küçük kadınınız çok iyi bir oyuncuydu.
Kiminizde parmaklarım kald ki o parmaklar gecenin en zifiri anında günün en anlamsız saatınde asırlarca pamuk toplayan işçi inceliğiyle sevilmişti kiminizde saçlarım özensiz bir özenle kulak arkasına atıldı tarafınızdan ben harıl harıl bir şey anlatırken kiminizde dudaklarım olmadık zamanlarda narince ya da bir aşk aleviyle vahşice öpüldü diye kiminizde en çocuk yanım kaldı balonlar aldınız, elma şekerleri, hastaneye götürdünüz, beslediniz büyüttünüz kiminizde en kadın halim kaldı adını dahi duymadığım sokaklarda emin olarak yürümeye çalıştığımda kalbimin acı zehri ciğerlerime dolduğunda nefes alamadığımda belli etmemeye çalıştığımda… kiminizde hayallerim kaldı adalara gidemedim mesela götüremediniz ama kadıköyü iyi bilirsiniz. çok güzel sevdiniz hepiniz ayrı ayrı ilgilendiniz ve ilgilenmemeyi ilgi bildiniz ama ne bileyim keşke insan kalan inanmaya müsait yanımdan 250 gram bıraksaydınız bazı insan evlatlarına lazım oluyor hala. önyargılısın zılgıtı yiyorum neden anlamıyorlar oğlum hala uçurtmalar sonsuza kadar gider yalanına inanmadığımı kimse sonsuza kadar aynı duyarlılıkla sevilmez hissine kapılamadığımı? fakat hepinizden kalan ortak mental bir miras var ‘’umut’’. sizin gibi milyonlarca çakıl taşı da gelse tatlı bir melodinin yüreğime bıraktığı umudu alamıyor. bu yüzden diyorum ki evlatlarım bir gün küçük kadınınız çok fena sevilecek uçurtmaların, denizlerin ağzına sıçacak nadiren gördüğünüz gamzelerini fütursuzca o adamına sunacak en el değmemiş çiçekli nevresimlerini o adamına yayacak ve dilerim ki bunların mis kokusu burnunuza geldiğinde içinzde bir elif sızısı kalsın kiminizden birkaç damla aksın. hak ediyorum bence en azından ellerim hak ediyor güzeller çünkü ya da gözlerim. bu gibi gecelerde sizleri abartmayı severim ölü doğmuş erkeklerim ama bir yanımda iyi bilir gittiğim tozlu patikadaki sıradan çakıl taşlarıydınız şatoma varmama az kaldı. selam edip kiminizin ellerinden kiminizin gözlerinden kiminizin omzundan öperim. esen kalmayın