berlin

entry175 galeri video1
    87.
  1. nam-ı diğer berliiin. (evet, almanlar böyle telafuz ediyor.)

    anlatmaya sondan başlayayım;

    berlin'e gitmeye karar verdiyseniz, berlin gece hayatı hakkında anlatılanları duymuş olmanız muhtemel. (birbirimizi kandırmayalım şimdi, zira berlin tarihi güzellikleriyle ön plana çıkan avrupa şehirlerinden biri değil.) o yüzden öncelikle bu konu hakkındaki merakınızı gidereyim... evet, berlin'de gece hayatı çılgın. hatta yer yer tuhaf. sınırları olmayan bir eğlence anlayışından bahsediyoruz. ancak diğer taraftan gece hayatı çok underground. yani elinizde şehir haritasıyla, o internet forumlarında okuduğunuz klüpleri bulmanız pek mümkün değil. zira gece hayatı istanbul'daki gibi şaşalı klüplerde yaşanmıyor. berlin'de gece hayatının en eğlenceli noktalarını bulmanız için grafiti kaplı duvarları, yarım kalmış inşaatlardan bozma izbe mekanları takip etmeniz gerekiyor. yanlış anlamayın, bu işin sadece görünen yüzü... içeride bambaşka bir dünya var. zaten berlin elektronik müziğin dünyadaki başkenti...

    bu arada öyle türkiye'deki gibi topuklu ayakkabıları, gömlekleri falan çekip barbie ya da janti abi modunda barlara girmeye falan kalkmayın. zaten giremezsiniz, almazlar... gece hayatı için herhangi bir dressing code yok. hatta insanlar olabildiğince salaş ve hatta yer yer ucube... o yüzden haspel kader sağlam bir klüp bulsanız bile etraftaki insanlardan çekinip girmeye korkabiliyorsunuz.

    neyse, velhasıl berlin'de gece hayatı için en kuytu köşeleri bilen yerel birilerine yamanıp onlarla gezmek en iyisi.

    berlin'e dair diğer önemli ipuçları için;

    öncelikle berlin tam anlamıyla uluslararası bir şehir. başta türkiye olmak üzere her yerden göç almış. bu nedenle dil pek sorun olmuyor. hatta almanca'dan çok ingilizce duyuyorsunuz...

    bu arada şehrin yabancılar tarafından istila edilmesi yerlilerin biraz asabını bozmuş sanırım. ya da almanlar gerçekten de doğuştan kaba... velhasıl, yabancılara karşı çok da güler yüzlü olduklarını söyleyemem.

    şehirde genel olarak bir güvenlik sorunu yok. ancak yukarıda da bahsettiğim gibi almanların kaba saba tavırları insanı geriyor. dik dik bakıyorlar, bağırır gibi kaba saba konuşuyorlar falan... gerilmeyin. rahat olun. adamların yapısı böyle.

    gezilecek görülecek yerlerden bahsedersek;

    brandenburger tor'u ve reichstag binasını (parlamento binası) bir görün. çok uzun uzun zaman geçirilecek yerler olmasalarda ikisinin de etkileyici bir mimarisi var, ve ikisi de berlin'in simgesi niteliğinde yapılar. bu arada reichstag için randevu alıp binanın tepesindeki cam kubbeyi ücretsiz olarak gezebiliyorsunuz. yalnız randevu için bir hayli uzun bir sıra beklemeniz muhtemel ve içeride görülecek çok da tarihi bir şey yok. kulağınızda audio guide ile berlin manzarasına bakıyorsunuz o kadar... yani o randevu sırasını beklemek istemezseniz reichstag'ın önünde bir kaç fotoğraf çekip gidebilirsiniz. çok da bir şey kaybetmemiş olursunuz.

    berlin katedrali, yani berliner dom kesinlikle görülesi bir yer. kapısı açıldığında bir "vooooaaa !" dediğimi hatırlıyorum. heryerinde ayrı bir detay var. ayrıca uzuuun uzuuun merdivenleri takip edip çatısından berlin manzarasının tadını çıkarabiliyorsunuz. berlin katedralinin hemen karşısında müzeler adası var. burada yanlış hatırlamıyorsam birbirinden farklı 4 tane tarih ve sanat müzesi var. fırsatınız varsa hepsine bir göz gezdirin.

    fark ettiyseniz yukarıda bahsettiğim yerlerin hepsi orta çağ dönemine dair tarihi yapıtlar. evet, almanlar yakın tarihten bahsetmeyi sevmiyorlar. 2. dünya savaşı veya nazi almanyasına dair neredeyse hiç bir şey görmedim. sanki bunlar dünyanın başka bir ucunda olup bitmiş... evet, berlin duvarına dair bir sürü anıt var ama bunları da insanın gözüne gözüne sokmuyorlar. anlatırken de "ya aslında her şey çok güzeldi ama sovyetler birliği birgün, birden bire gelip şehri ikiye böldü, insanlara eziyet etti falan..." diye ince ince söyleniyorlar.

    berlin duvarı anıtının pek bir numarası yok. duvara dair en çarpıcı yer tabi ki charlie checkpoint. yani sovyet yönetimindeki doğu almanya ve batı almanya'nın amerikan yönetimi altında olan kısmı arasındaki geçiş noktası. burada hala bir geçiş kapısı ve temsili de olsa amerikan askerleri duruyor. 2 euro verip amerikan askerleriyle ebel ebel pozlar verip fotoğraf çektirebiliyorsunuz. hemen yolun sağında charlie checkpoint müzesi var. almanya'nın bölünmesinden günümüze kadar olup bitenlerin detaylı bir şekilde anlatıldığı bir müze burası... yakın tarihe meraklıysanız gidip bir görün. ancak içeride anlatılanlar, yine acayip taraflı geldi bana. yani yine doğu almanya ve sovyetler birliğini itin bi tarafına sokup sokup çıkarmışlar.

    charlie checkpoint'in yakınlarında bir yerlerde yahudi müzesi var. burası en büyük hayal kırıklığını yaşadığım yerdi. 2. dünya savaşında nazi almanyasının yediği haltların uzun uzun gözümüze sokulmasını beklerken, bir kaç siyah beyaz fotoğraftan başka bir şey bulamadım. zaten ilk birkaç kattan sonra daha çok yahudi kültürü ve yahudi tarihine dair şeyler anlatılıp sergileniyor.

    bunlar dışında;

    şehrin toplu taşıma ağı çok geniş ve çok başarılı. ancak berlin'in dev bir şehir olduğunu unutmayın. bu da toplu taşımayı son derece karışık bir hale getiriyor. ancak bu noktada google maps son derece etkin çalışıyor. ha yine internet forumlarından gördüğünüz kadarıyla "elimize metro haritasını alıp yolumuzu buluruz" derseniz çok kaybolursunuz.

    son olarak aklıma gelenler;

    bence alman biraları tırt. ama inanılmaz bir bira kültürü var. insanlar ellerinde bira şişeleriyle sokaklarda takılıyorlar. ha biralar beni biraz hayal kırıklığına uğrattı ama beni olumlu anlamda şaşırtan başka bir şey vardı. döner !! ya kardeşim ben hayatımda böyle döner yemedim. öyle spesifik bir yerden bahsetmiyorum. almanya'da herhangi bir yerde yiyebileceğiniz döner kesinlikle türkiyede yediklerinizden daha lezzetli...

    velhasıl genel olarak şehir böyle. yani tek cümlede anlatmak gerekirse, bir kaç yıl yaşayıp sürtmek için ideal ama turist olarak gitmek için "eeehh yaniii" dedirten bir şehirdir kanımca.
    2 ...