intihar değil. bildiğin boykot. düşünerek. zihinde binlerce dövizle tanrı'nın her şeyini hiçbir şeye çevirmek. oyun hamurunun sahibinin yüzüne oyun hamurunu fırlatmak. heyecanlı heyecanlı ders anlatan, film çeken tanrı'nın huzurundan çekip gitmek.
içinde olduğumuz, bizi kapsayan yaratıcının huzurundan ayrılmak. hafifçe geri dönüp bir kez bile bakmamak. intihar etmeyerek intihardan daha beter bir şey yapmak:
"istemeye istemeye yaşamak!"
yaptım ben. bir cuma vakti, camiyi terkettim. dışarı çıktığımda da cemaatin ayakkabılarını çöpe attım. bir pazar vakti yaptım. kiliseye kustum. adak mumlarını kırdım.
bir cumartesi yaptım. havradaki minyatür ağlama duvarına işedim.
yaptım. kırdım. yıktım. kanadım. acıdım. acıktım.
tüm vahşetim varlığıma bir neden aramak içindi. varoluşuma anlam yüklemek içindi. nedenler buldum. ruhsal elbiselerdi. hepsini giydim. hepsi dar geldi. yırttım ben de. tanrı'nın kara kalem portresine tırnaklarımı geçirdim.
düşünerek, hasta olunabileceğinin somut kanıtı olarak aklımı kaybettim. sağlığımı kaybettim. kendimi kaybettim. korkum; kendimi bulmak.