kendi kararlarını verebilecek güçte olan birinin ben yönetilmesi gerektiğine bile inanmıyorum.
ayrıca bir erdemin ahlaki olması için direk vicdani olması gerekir. yani şunu yaparsam biri görür ve bana ceza verir diye düşünüp o eylemden vazgeçmek toplumsal çıkar için uygun olsa da bireysel ahlak için hiçbir anlam ifade etmez.
zaten her ne kadar insanlar farklı farlı inanış veya inançsızlık benimsemiş olsa da karakterinden dolayı yapacağı şeyler değişmemektedir.
çünkü iyilik kadar kötülük de insanın gerekliliğidir ve din sadece bunu gizler asla çözmez çünkü bir eylemi dini gereklilik altında yaparsın bu sefer ve dinlerde kötülüğü besleyecek yanlar vardır.
ayrıca duygusal olarak bir tanrıya ihtiyaç duymak sürekli ideal bir şeylerin var olduğunu veya var olacağını düşünüp kendini tatmin etmektir. bu haz verebilir veya birilerini doyurabilir ama bu asla gerçek bir çözüm değildir. sonuçta ben buz gibi havada bir ufoyu hayal ediyorsam ve bu beni mutlu ediyorsa bu sadece kendini kandırmak oluyor ne dışarısı sıcak ne de ben üşümüyor değilim.
mantıki sebeplere gelecek olursak zaten gerek yok tanrının akla dair hiçbir yanı olduğunu veya inancın bir tür zeka belirtisi olduğunu düşünmüyorum.
toplumsal olarak ise yasaların kendini doğmalardan değil tartışılarak ilerleryen gerçekten alması taraftarıyım sonuçta insanlar değişiyor ve değişimin olduğu yerde sabit yasalara bağlı kalmak sadece bu değişime karşı direnmek olur.
yani özetle vicdanen bir dine, duygusal olarak bir tanrıya beyin olarak bir yalana ihtiyaç duymuyorum.