belgesel kurt cobain'in hayata gelişi ile başlıyor. annesi, babası, üvey annesi, kız kardeşi, ilk kız arkadaşı, eşi (bkz: courtney love), nirvana'dan grup arkadaşı (bkz: krist novoselic)ile yapılan röportajlar oldukça doyurucu. bebekliğini, çocukluğunu, ergenliğini aile arşivindeki videolardan izliyoruz..inanılmaz tatlı bir bebek kurt, büyüdükçe daha da güzelleşiyor. videolarda daha bir-iki yaşındayken bile nasıl hassas ve duyarlı olduğunu görüyorsunuz.
aslında küçük bir kasabada güzel başlayan bir hikaye, anne-baba egosu yüzünden kabusa dönmeye başlıyor. anne ve baba boşanma kararı aldıktan sonra kurt cobain'in yalnızlığı ve dışlanması yürek burkan bir hal alıyor. aslında her ailede olan olayların, bu kadar hassas bir yüreği nasıl da etkileyebileceği ve sonrasında agresif, saldırgan, mutsuz bir bireye nasıl dönüştürebileceği ortaya çıkıyor. annesi ve babasının kıçına zor geliyor çocuklarına bakmak ve "ayy bu hiperaktif, ben bununla uğraşamıyorum" diye çocuğu pinpon topu gibi ordan oraya savuruyorlar. bu mevzuya takılmamın nedeni; kurt cobain'in hayata tutunamamasında tamamen anne ve babasını suçlamamdandır. ben courtney düşmanlarından değilim, aksine onun yalnızca kötü bir figür olduğunu ama asıl kopma noktasının o olmadığını düşünenlerdenim.
belgeselin en etkileyici kısımları, kurt cobain'in günlükleri/yazılarının animasyonlarla hareketlendirilmesi ve görsel bir şölene dönüşmesi. müzikler zaten tek kelime ile harikaydı.
belgeselde konser görüntüleri, müzikler, röportajlar geri planda kaldı benim için. ben o kadar kitlendim ki onun saflığına ve hayatı algılama biçimine; "öyle bir insan belki de gitmekle en doğrusunu yaptı" dedim. o kadar kırılmış bir insanla karşı karşıya kalıyorsunuz ki, onu bu hale getiren insanlara da, sisteme de baya sövüyorsunuz. o şarkılarını söylerken, hep bebek kurt gözünüzün önüne gelecek. yönetmen de böyle hissetmiş olmalı ki, en can alıcı sahnelerde o görüntüler geliyor önümüze.
annesinin (bkz: nevermind) albümünü dinledikten sonra; "eyvah, bu albüm fazla iyi ve büyük bir şöhret gelecek, peki kurt bunu nasıl kaldıracak!" diye düşünmesi en özel sahnelerden biriydi. kızıyla geçirdiği vakitlerde "işte o babası gibi olmadı" diyorsunuz, ta ki bebeğini terk edip bu dünyadan gidene kadar.
benim için tek eksik, son bölümde intihar sürecinin çok kısa kesilmiş olasıydı. bu bölüm daha ayrıntılı işlenmeliydi bence. belgesel aniden bitti sanki, yani hazırlamadı bizi bitişe, en azından ben öyle hissettim.
kurt cobain ve nirvana hayranıysanız, bu belgeseli kaçırmayın derim ben.