yabancılara toprak satışı ile daha bir biçimlenmiş vaziyet.
2002'de akp'nin iktidar olması ile hız kazanan, "alan olsa, babamı bile satarım" şiarı ile yola çıkan insanların hükmettiği ve bu hükümden zerrece gocunmayan, üstüne "aferin" diyen bir halk ile nice başarılara. çorbada benim de tuzum olsun diyerek bir teorimi paylaşmak isterim.
istiklal marşı ile pek bir ilgimiz kalmasa da bir hatırlatma ile teorimi anlatmaya başlayabilirim.
"bastığın yerleri "toprak" diyerek geçme, tanı!
düşün, altında binlerce kefensiz yatanı. "
bunu bir kenara bırakıp, babamızı bile satacağımız bir kişi arıyoruz. o zaman küçük düşünmemek lazım. ülke topraklarını yabancılara neden ufak ufak satalım? bir hesap yapalım gelin, ülke misak-ı milli'yi korumak için ordumuza ne kadar para veriyor, 2008 yılı için 13 ,5 milyar.
güneydoğu anadolu bölgesi ülkemizin en küçük bölgesi ve yüzölçümü 60 bin km^2. neden ufak ufak satalım ki ülkeyi, bop'ta çizilmişti nasıl olsa kürdistan diyerek. bölge belli, yabancılara da toprak satışı nasılsa serbest, "kaç para verirsin abi? yanında babamı da veririm" diye müzakerelere otururuz. basınımızda olayı şirin şirin işler, hem bütçe rahatlar hem de topluca bir partide hepsini satmış oluruz. ayrıntılı hesaba girmedim, yani metrekaresini kaçtan okutsak diye, nasılsa devletimizin hesap uzmanları, bilirkişileri var. tek yapmamız gereken kadastro ve tapu işlerinden anlayan 1000 civarı uzman artı sekreterya için de bi 1000 kişi daha, hem bakın istihdam da yaratıyoruz.
kolay gelsin. yalnız şimdiden uyarayım, bu olaylar olurken okullarda istiklal marşını yasaklamalı, cumhuriyet ve kurtuluş tarihimizi anlatan dersler kaldırılmalı, çok izlenen programlar bol miktarda tv'lerden halka boca etmeli, yoksa içlerinden biri çıkar, "ben bu vatan için ölen dedemin kanını satmam!" diye bağırabilir, allah korusun kıvılcımdan ateş çıkar.
ince hesap vesselam, ama size güveniyorum, siz neler başarmadınız 2002'den bu yana bu sizin için çocuk oyuncağıdır. %47 ile arkanızdayız.