bir kere 30'a nasıl geldin, ne ara geçti o yıllar hiç anlamıyorsun. hani 20'den sonra hızla atmıştı ya yaşlar, 30'dan sonra üçer dörder atıyor uyarayım.
daha bilge, daha olgun, daha görmüş geçirmiş falan olmuyorsun; fakat daha temkinli olduğun bir gerçek. öyle önüne gelen seni kandıramıyor artık, gözünden anlıyorsun kimin ne niyette olduğunu. bir sakinlik ve sabır da gelmiyor değil hani, eskiden sinirden köpürdüğün konularda sakin sakin nutuk atabiliyorsun mesela. en güzeli anne, baba, kardeşle yapılan kavgaların azalması. ne aptalmışım, ne kadar basit mevzulardan kavgalar çıkarmışım dediğim çok olmuştur.
"ben hala çok gencim, size taş çıkarırım" diye gece kulübüne gittiğinde; kendine gelmen bir iki günü alabiliyor. içkiden arın, kulakların eski haline dönsün, uyku düzenini rayına sok, işe adapte ol derken bir bakıyorsun eski enerjinden eser yok. soğuk içtin boğaz ağrısı, cereyanda kaldın sırt ağrısı, fazla ayakta kaldık tansiyonum düştüler fazlalaşıyor tabi.
en güzel yanlarından biri, konuşmalarının etkileyiciliği oluyor. okudukların, izlediklerin, yazdıkların, çizdiklerin, gördüklerin sana dolu dolu geri geliyor. birikimini daha güzel harmanlıyor ve doğru şekilde dökebiliyorsun artık.
güzelliğinin doruk noktaları 30'dan sonrası kanımca. aynaya baktığında "vay be bu güzel kadın ben miyim?" diyorsun bir kere. yüz hatları oturmuş, bakışları daha anlamlı, seksi bir kadın görüyorsun artık. tabi bu evli kadınlar için pek geçerli olmayabilir. evliliğin kadını yıprattığını düşünenlerdenim ben.
"artık 30'u geçtik, hayatı kaçırdık, bu saatten sonra evlilik de olmaz, kariyer de yapılmaz" diyenlere kesinlikle katılmıyorum. bunları gerçekleştiren, üstelik hayatını sıfırlayıp, yepyeni bir düzen kuran çok insana rastladım. bir kere daha mantıklı ve daha rahat oluyorsunuz. daha doğru kararlar aldığınız bir dönemdir 30 sonrası.
yaş kavramına takılıp hayatı çekilmez kılmaktansa, keyfini sürün ve asla korkmayın derim ben..