Bir dal düştü elimden yere, ağaç sustu. Bense, sanki yaprak konuşan, dal susan ağaçla sırnaş, yanımda iri göğüslü, küçük burunlu bir düşle sarmaş, oturmaktayım. Diyorum ki,
-----Ne güzel, gömleğinin üst düğmelerinden birini açık unutman... Ve oradan sütyen kıvrımının görünmesi.
Diyor ki,
Ben bir düşüm. Pornografiye dönüştürme beni. Benim için fark etmez ama şiire ayıp olur. Düğmeyi iliklememi istediğin zaman, iliklenmiştir artık. Ama bunu niye isteyesin ki. Senin düşünü kim görebilir?.. insan düşlerini bile paylaşamıyor, yazık.
Mor dalgalarından sual olunma yenilgisine tünemiş kırılgan deniz. Kayık tıkırtısının şiiri. Ve her anlaşılmaz cümlenin içinde var olan ve hep yalan yere edilen yeminler... Kimi neye benzettiğini bilmeyen tasvirler.. Sebep ve sonuçlarıyla anlatılamayan bir yığın şeyin arasında düş kuran ben...
Düşmüşüm, haberim yok. Nerden düştüğümün bilincinde değilim. Kendine teslimiyet bir şarkıdan belki de. Ki rast makamında, bir şeylerin küflendiği duygusuna kapılırım hep. Türk Sanat Müziği engelliyim.
Diyorum ki,
---Seni ellediğim için kızmıyorsun ya bana?
Diyor ki
---Ben bir düşüm. Senin. Elleyemezsin. insan kendi düşünü bile elleyemiyor, yazık.
Kızıyorum ki,
---Bana, düş;üm deyip durma. Zaten düşmüşüm. Biraz gerçek davranamaz mısın. Sömürü kadar mesela Elle tutulur, gözle görülür bir açlık kadar olamaz mısın? Görüyorsun zor durumdayım. ;Ben düşümsüz cümleler konuş benimle.
Daracık tefecik, fermuara stres, streç bir kot giymişsin. Lastik ayakkabılar hesapta yoktu. Seni seviyorum. Aşkımız hasır altı edilmiş, enflasyonist duygular yığını. Emisyon hacmimiz daralıyor. Ememiyoruz.
Diyor ki
Ne anlatıyorsun sen? Hiçbir şey anlamıyorum.
Hep minareli, ayrıntı camlı camiinin minaresinden, komşunun apış mahremiyetini dikizleyen müezzin, bir dengesizlik ve şehvet anını iyi değerlendirerek aşağı yer çekimleniyor. Ne anlaşılmazdır ki, henüz yere düşmemişken daha ortada fol yok, yumurtanın birazı rafadanken ölüyor. Cenazesine konu komşular gelip dedikodu yapıyorlar. Konu, komşu, dedi, kodu birbirine giriyor.
Saçların kendinden permalı. Kuaför çatlatan bir güzelsiz. Seni daha önce bir yerde mi gördüm, yoksa şimdi mi uyduruyorum?
Diyorum ki,
; Bilmiyorum. Belki bir dolmuşta, bir zahmet şunu uzatabilir misinizleşmişizdir.
Biliyor musun, saçlarım dökülmeye başladığında, bıyıklarımdan iz yoktu. Çok berber sökün etti, muhabbet olsun dert paylaşımına. Seni yanımda tutabilmek için aklıma gelen her şeyi söylüyorum. Daha ünce ağır kayıplar verdik. Yenildik ama ezilmedik. Hep beraberliğe oynuyoruz, ondan herhalde.
Bir düş düştü elimden yere, unufak oldu.
Onlar erdi muradına, biz kerevet bulamadık.
Aşkımız, iki gözlüklünün öpüşme çabasıydı. Gözlükleri çıkarmak hiç aklımıza gelmedi.
Diyorum ki,
---Bu yalnızlık bana büyük geliyor. Çok. iç kavgalar dan arınıp, büyük kavgaya soyunmak istiyorum artık... Sana söylüyorum.. Beni dinlemiyor musun?.. Heeeey.. Neredesin?.. Nereye kayboldun? Bir dakika.. Dön geri.. Daha sevişecektik.. Ne yandasın?
Bir düş düştü elimden yere. Undan ufak oldu. Onlar el koydu bütün kerevetlere, ben ve ağaç, yaprak konuş tuk, dal sustuk. Yazık