devlet içinde devlet kurmak isteyen, bu ülkenin vatandaslarının canını yakan taraftan geldiyse; kabahatinden büyük bir özür.
zaten bu ülkede hiçkimse, bir baskasından, kürt, laz ya da gürcü oldugu için özür dilemek/özür beklemek durumda değil. herkes kendi ananesine uyuyor, kendi ortamında lazca/gürcüce/kürtçe konusuyor.
(bu yaşıma geldim, bildim bileli evimizde (benim yeterince öğrenemeyeceğim kadar da olsa) gürcüce konusulur, ismi gürcüce olan yemekler pişirilir. ama benim annemin babamın; çocuklarım gürcüce eğitim alsınlar, kendi bayrağımız olsun, vs. istekleri olmadı hiç. dolayısıyla -kinayeli de olsa- özür dileme ihtiyacı da hissetmedik. kimse de "hooop gürcüce konusmayın" demedi.)
zamanında bu ülke için canını verenler üzerinden , "omuz omuza savastık, hata yaptık" edebiyatı ile pirim yapmaya, duygu sömürmeye çalışmanın manası yok. bu topraklara sahip çıkmak isteyen milyonlarca insan canı pahasına savaştı zaten. tebrik mi bekliyorsun? savaşan kendi vatanı için savaşmadı mı? yoksa o zaman lütfettiniz hediye ettiniz de şimdi geri mi istiyorsunuz? eğer kendine karsı bir ön yargı, bir tepki oldugunu düşünüyorsan bi dön bak bakalım, "neden acaba?" diye.
bi taraftan "yaşasın halkların kardesliği" derken, bi taraftan da kendine devlet kurma çabası olabilir mi?
e hani? nerde kaldı halkların kardesliği? aynı toprak üzerinde aynı bayrak altında kardes olamadıktan, herkese ayrı devlet kurduktan sonra hani kardeslik?
son olarak (acık secik belirteyim bari); bir bölücü çaba içerisinde olmadıktan sonra, bu ülkenin bir vatandası, diğer bir vatansadını dışlamamıştır. bu da böyle biline.