dünyada kolu kırılınca, aç kalınca "ben cehennemi yaşıyorum", ibiza'da özgürce önüne gelenle seks yapıp canı istediğinde kendi kızıyla ilişkiye girip keyfine bakınca "ben cenneti yaşıyorum" diyenlerin; ikisinin de burada olduğunu iddia ettikleri mekanlar. yalnız şöyle bir sorunsal var ; imtihan ve doğuştan gelen bilgisizlik.
dindeki cennet-cehennem tasvirleri ister uydurma olsun ister olmasın, o tasvirlere inanmayanlarınkinden kat be kat daha mantıklıdır. zira işin içinde salt cennet-cehennem değil, mahşer, imtihan, nefs, arzuların dizginlenmesi vs. var. ve olabilecek en mantıklı şekilde "tanrı" denilen kavramın devreye girerek "kesin doğru ve yanlış" iddia ettiği kurallar, ceza sistemi falan var. yani hırsız, dine göre daima suçlu, hatalı, kötü, yanlış. hiç şaşmıyor. dogmalaştığı için sabit. yani ipi insana vermiyor, tanrıya bağlıyor. hareketleri kendisi üstlenmiyor, tanrıya atfediyor. çok mantıklı. hatta baya baya felsefi bir dehalık söz konusu.
connot cohonnom borodo donyodo bon sonsozom diye konuşanlar biraz sığır bence. kusura bakmayın. madem yaşadığımız "kötü" şeyler bu dünyayı bizim için cehennem yapıyor ve madem yaşadığımız iyi şeyler bize cenneti getiriyor o halde soruyorum: birinin parasını çalmak bizim için kötü müdür? hayır. bizi mutlu eden herşey de iyidir. o halde istediğimiz herşeyi yapabildiğimiz sürece kârdayız demektir. e iyi de o zaman ben sana niye güveneyim? bana niye vicdan, başkalarına iyilik, hede hödö edebiyatı yapıyorsun? bana niye "iyilik insanın içinde olacak, dine gerek yok!" edebiyatı yapıyorsun ki? ayrıca o cennet-cehennem mantığına göre ne diye sana cenneti yaşatacak olan parayı başkalarına yardım etmek için kullanasın? sen şuna "içinde bulunduğum toplumun dini geleneklerinin etkisi altında kaldığım için başkalarına iyilik yapmak bana iyi geliyor" desene..