istanbulun parkında yıldızların altında ben bir oğlan görmüştüm 13-14 yaşında
bisiklete binersin bizim orda inersin annem babam görürse lastik patladı dersin
babam lastiğe bakar patlamadığını anlar sana bir tokat atar kapı dışarı atar
yeşil köyün camisi yanıyor minaresi sevdiğim oğlan ölmüş geçiyor cenazesi
dolaba fincan koydum içine mercan koydum kalemin arkasına kuyruklu sıçan koydum
demir kapı aralık kızlar beş binliralık erkeklere gelince sudan çıkmış pis balık
...
nedir bu şimdi? bunu söylemek için sarfettiğimiz çabayı düşünüyorumda.bi kere konu bütünlüğü yok ,zaten ortada konu da yok ;yani ne bir kuş donmuş, nede ustanın vefatı üzerine işler devralınmış direk haybeye.ama parça bazında incelersek aşk,yalan,entrika,acı gırla gidiyo.