ramazanın en sıcak ve uzun günlerinden birinde, başımdan geçmiş trajikomik bir olaydı.
evin en küçüğü olmakla suçlanarak, pide kuyruğuna sokuldum sokulası yüzümün gülmediği günlerdi. keza pideyi kucaklayıp eve dönerken sürekli ter atıyordum, ramazanda sahunaya gidenin aklına üfüreyim, 2 tane yumurtalı pideyle bildiğin detoks yapıyordum... bu benim için teselli noktasıydı.
yine günlerden bir gün, pideyi alıp yollara düştüğümde, aklımda şu soru belirmişti;
-neden çokokrem reklamlarındaki gibi birisi bana ikramda bulunmuyordu?
biraz düşündükten sonra sebebini anlıyordum, nutellasını kimseyle paylaşmak istemeyen hatun milletinin bencilliğiydi bu...
neyse diyerek yoluma devam ettiğimde, yolda ağlayan bir kadın gördüm. kesin suriyelidir görmemezliğe vurarken o an ağlarken hapşurduğunu farkettim,
-ipswich!
bu türk kadınına ait bir hapşurma şekliydi, meraklanıp yanına gittim.
-yardımcı olabilir miyim?
+acilen bir fırın bulmam gerekiyor, lütfen pidesiz eve dönersem, babam beni vileda sopasıylan döver. bunun için ne gerekirse yaparım...
kız sanki oraya, birisi neyin var diye sorması için oturmuştu.
yedekte bulundurduğum pidemi paylaşabilirdim o an. kızın haline üzülmüştüm, ancak bir yandan da süzüyordum.
kara kaşlı, kara gözlü, siyah tişört... bi dk lan bu kız neden bu kadar karaydı ki?
sonra farketim ki kız çarsaflıydı.
ama içindekini de merak ediyordum, bu zaafkar halini değerlendirmek için kolları sıvadım.
-benimle sahur vakti bir gece geçirirsen, istediğini verebilirim demiştim.
sessizce piki dedi...
pideyi verip yoluma devam ettim... beni araması için de telefonumu bıraktım.
olayın üzerinden 14 gün geçti, kesin bir şey olmuştur; yoksa kesin arardı...