avrupa nın bir çok ülkesinin yüzyıllardır değişmeyen politikası olan, türk topraklarındaki bir takım halkları azınlık statüsündeymiş gibi lanse edip, kendilerini devletlerine, kendi kardeşlerine isyan etmeye yönetlme eylemi bilindiği gibi günümüzde artık gizli saklı değil alenen gerçekleştirilen bir uygulama.
yine bilindiği gibi, "dış kaynaklı iç sorunlar" türkiye'nin dönem dönem başını ağrıtmakta, gündemin boş olduğu zamanlar sanki zaman kollanıyormuş gibi önümüze hali hazırda sunulmakta.
bir dönem kürt sorunu diye vır vır vır öterler, terör örgütünü terör örgütünden saymazlar ki bunu da normal karşılamak lazımdır bir yerde. her türlü kaynak aktarımında bulunulurken terör örgütü sıfatı uygun görülür mü legal bir oluşuma(?)
sonra kalkarlar, sözde soykırımla itham ederler bizi ama doğu anadoludaki türk'lere ermenilerin yaptıkları soykırımı belirtmezler, buna karşın kendi yaptıkları soykırımları ya kabul etmezler ya da pişkince özür dilerler.
türkiye cumhuriyeti anayasasını hiçe sayıp sen kürtsün, sen lazsın sen şusun sen busun derler, ama kendilerine aynı şeyi söyletemezsin. farklı bir kökene mensup olsa bile hangi ülkenin vatandaşıysa o kimliğe anında bürünebilirler.
herneyse konu dağılmasın, yoksa söylenecek çok şey vardır.
aslen ermeni, sarkozy nin yâveri Patrick Deveciyan, fransa nın ermenistanla olan ilişkilerini son dönemde iyice sağlamlaştırmıştır. zamanında sözde soykırım ın anılması, tanıtılması ve kabul görmesi babında 2007 yılında fransa onlarca seminere ev sahipliği yapmıştır.
ama gelin görün ki safkan ermeni kimliğine rağmen, dün yayınlanan sınırlar arasında adlı programda banu avar ın sorularını yanıtlayan deveciyan
"ermeni değilim ben fransızım" cümlesini sinirden olsa gerek üç defa tekrarlamıştır.
yani ermeni asıllı olmasına rağmen fransız olduğunu söylüyor ama durum bize gelince daha farklı. neden çünkü öyle olması gerekiyor.
aslında olayın özeti şu aslında, siz istediğiniz kadar k.çınızı yırtın, birilerine bir şeyler anlatmaya çalışın beyhude, batı ve batının yaverleri tarihi istedikleri gibi kendi çıkarları doğrultusunda şekillendiriyor.
bize de böyle ara sıra ağlayıp sızlamak düşüyor hepsi bu.