yukarıdaki dialog'un ispanya başbakanı ile türk dış işleri bakanının arasında geçmesi, "dış işleri bakanımızın" hiçbir ağırlığı olmadığını değil, başbakan'ın çobanlığını gösterir.
resmi basın toplantılarında falan, isterse native speaker olun ingilizcede, o konuşmayı kendi dilinizde yapmanız "ülke olarak ağırlığınızı gösterir, diplomaside ideali de budur zaten". ancak selamlaşma, çok kısa diyaloglarda anlaşabilecek ortak bir dil -bunun ingilizce olma zorunluluğu yok, bil de isterse patagonyaca olsun*- bilmek aydın bir kişinin zorunluluğudur.
ha başbakan olmak için aydın olmak, hatta üniversite bitirmek bile gerekmiyor o ayrı. *
en basitinden başbakan ingilizce 3 temel soru cümlesini ve "yesterday" gibi bir kelimeyi bilseydi. dış işleri bakanı o cümleyi kurmak zorunda kalmayacaktı. hatta gittiği yabancı ülkelerde ali babacan egemen bağış gibi tipler başbakanın zorunlu olarak dirsek mesafesinde durmak zorunda kalmayacaklardı. **