Karmaşık hayat maratonunda durup bi nefes almayı özledim.
annemin sabah uyandırıp, "patates kızartması mı, yoksa yumurta mı" diye seçim sunmasını özledim. (iyi günündeyse ikisini de yapar)
kardeşime para verip "kendine bir şeyler al" dediğimde, yüzünde oluşan mutluluğu özledim.
Teyzem ile oturup, saatlerce muhabbet etmeyi, halen bu yaşta bile 5 taş oynamayı özledim.
annemin köyündeki evin balkonunda, sadece ay ve Yıldızlardan oluşan gökyüzüne bakıp, çekirgeler sanki bir şey anlatıyormuş gibi ses çıkarırken, çay-sigara yapmayı özledim. yine aynı evin bahçesinde bulunan hamakta usulca sallanıp kitap okurken, arada sineklere sövmeyi özledim.
Babamın köyündeki evi de özledim. geceleri battaniyesiz oturamadığım balkonda çay içerken, karşımda bulunan asırlık kavak ağaçlarının, Esen rüzgârla "dedemin deyişi ile kavakların gazel okumasını" çıkardığı sesi dinlerken çay içmeyi özledim.
babanemin pet şişeye süt kaymağını koyup, kendi imkanlarıyla yaptığı tereyağını, elimde sallamayı özledim. yine aynı köydeki torunu olmayan ve beni çok seven resmiye teyzenin, yumurta ve peynir getirip "bunları sadece sen ye" deyişini özledim. sabahları köyün ineklerinin, çobanın peşine takılıp, sanki hiç gitmek istemiyormuş gibi ağır ağır otlanmaya gidişini izlemeyi özledim.
dedemin, balkonda sinek öldürürken, bi yandan da köydeki arazileri satmamamız için öğüt verişini özledim.