ddt

entry16 galeri
    9.
  1. DDT 1874 yılında bir Alman kimyacısı olan Othmar ZEiDLER tarafından bulunmuştur. 1939 yılında isveçli kimyacı Paul MEULLER tarafından böcek öldürücüler araştırlırken bunun böceklere karşı olağanüstü etkili olduğu görülmüştür. Madde kullanıldığı her yerde mücizesini göstermiştir. Bunun bir sonucu olarakta tarihte ilk defa II. Dünya Savaşında yaralanarak ölen askerlerin sayısının, salgın hastalıklardan ölenlerin sayısının daha çok olduğu tespit edilmiştir. DDT sayesinde salgın hastalıklar büyük ölçüde önlenmiştir.

    II. Dünya Savaşından sonra da madde tifüs, tifo, lekeli humma, kolera,malarya gibi salgın hastalılara karşı uzunca bir süre kullanılmıştır. Milyonlarca ev ve birçok bataklık ilaçlanmıştır. Bütün bunların sonucu olarak da ilk sentezini yapan Alman Kimyacısı Zeidlere değil, insektisit özelliğini bulan işviçreli Kimyacı Meuller’e nobel ödülü verilmiştir.
    DDT nihayet milyonlarca insanı ölümden kurtarmış bir madde olarak tekrar literatüre geçmeye hak kazanmıştır. Seylan da geniş çaplı kullanılması sonucu sadece bir yıl sonra insanlar arasındaki ölüm oranı %34 oranında azalmıştır. Bunlarla da kalmamış, bu madde sayesinde mevye, sebze ve özellikle de pamuk üretiminde önemli ölçüde artışlar kaydedilmiştir. Ancak 1950li yılların sonlarına doğru maddenin kullanılması sınırlanmaya başlamıştır. Bunun başlıca iki nedeni vardır:

    1)Madde yok etmek için kullanıldığı canlılar dışındaki canlılar(kuşlar, balıklar, bal arıları gibi hedefi olmayan canlılar) için de çok etkilidir ve onlara da büyük zararlar verir.

    2)Bazı böcekler bu maddeye karşı bağışıllık kazanmaya başlamışlardır. Yapılan uzun araştırmalar, maddenin zararlı olmasının daha çok sularla dağılmasından ileri geldiğini ortaya koymuştur. Zira kullanılan bütün DDT nin yaklaşık %25i denizlerde ve okyanuslarda toplanmıştır. Budnan başka göl, nehir, baraj sularında da DDT nin biriktiği tespit edilmiştir. DDT nin sulara toplanması başlıca şu yollarla olur:

    a)Madde doğrudan suda üreyen böcekleri öldürmek için su yüzüne spreylenir.
    b)Uçakta tarlaların ve ormanların ilaçlanması esnasında kazara sulara karışır.
    c)Atmosferdeki toz veya duman halindeki madde; yağmur suları ve karla sürüklenir. Yapılan bir çalışmada yağmur sularından 0.34 ppb DDT olduğu tespit edilmiştir.
    d)Topraktaki DDT akıntılarla sulara sürüklenir. Pestisidler suda az çözündüklerinden topraktaki DDT nin hepsi akıntılarla su birikintilerine sürüklenmez, büyük bir kısmı toprakta kalır. Zira madde topraktaki oraganik maddelerde suda olduğundan daha çok çözünür. Bundan dolayı su ve rüzgar erozyonları denizlere ve su topluluklarına büyük miktarlarda DDT taşır.

    Denizlerde çok büyük miktarlarda DDT birikmesine rağmen buralardaki konsantransyonu çok düşüktür. Çünkü; çok geniş bir hacme dağılır. Bundan dolayı maddenin bu sulardaki konsantrasyonu milyarda birkaç mertebesindedir. Bu oranlar ilk bakışta önemsiz gibi görünsede gerçekte çok önemlidir. Zira gerek bitki gerekse hayvan dokularının bu maddeyi biriktirme özellikleri vardır. Madde gerek bitkisel, gerekse hayvansal yağda çok çözünürler, her iki türlü canlı dokusunda sudakine göre büyük konsantrasyonlarda birikir. Kısaca söylemek gerekirse, bütün canlı dokularının DDT yi biriktirme özellikleri vardır. Örneğin istiridye bünyesindeki DDT konsantrasyonu 350ppm mertebesine kadar çıkabilir. Bu da deniz suyundaki DDT konsantrasyonunun yetmiş bin katı demektir. Su sinekleri maddeyi daha yüksek oranlarda biriktirebilirler. Bunlardaki biriktirme oranı yaklaşık yüzbin mertebesindedir. Bu da yaklaşık 500ppm lik bir konsantrasyon demektir. Maddenin denizlerdeki ortalama konsantrasyonunun 0.5ppm olduğu kabul edilmektedir. Bu şekilde bir maddenin canlı bünyesinde artmasına biyolojik birikme denir.

    Deniz suyunda hayat zinciri içinde DDT konsantrasyonunun artması şöyledir:
    Deniz suyu 0.5ppm
    Planktonlar 0.05ppm
    Deniz omurgasızları 0.1ppm
    Deniz balıkları 0.5ppm
    Avcı kuşlar 10ppm

    Tatlı sulardaki ise:
    Tatlı su 1ppb
    Su bitkileri 0.01ppm
    Su omurgasızları 0.1ppm
    Tatlı su balıkları 2ppm
    Avcı kuşlar 10ppm

    DDT nin balıklar üzerinde de önemli etkileri vardır.
    1)Balıkların çoğalmasını önler veya hiç değilse azaltır.
    2)Yavru balıklar arasında ölüm oranını artırır.
    3)Bazı balık türlerine direkt olarak toksik etki gösterir.
    4)Balık dokusunda insana zararlı olacak konsantrasyonlara kadar birikir.

    DDT nin yasaklanmanın lehinde olan bilim adamları şöyle düşünmektedir:
    1)DDTnin insan üzerindeki zararlı etkisi iyi bilinmektedir. Bu nedenle önceden tedbir alıp yasaklanması önemlidir.
    2)Kuşlar ve balıklar DDT den büyük ölçüde zarar görmekte ve üreyememektedir. Böylece doğanın dengesi bozulmaktadır.
    3)Yeni bulununan birçok pestisid DDT den daha toksik, ama çabuk bozundukları için çevre sorunu yaratmamaktadır.
    *
    2 ...