'kimse beni sordu mu'dan farklı bu. anlatmak istediğim, birisine başka biri hakkında bir şeyler anlatırken, o birisinin öteki birisi için 'beni sordu mu' diye sorması. evet, birisi böyle tanımın ımına koysun.
bu soru bazen büyük bi ümit barındırır:
- zeynep'i gördüm bugün. epey konuştuk
+ beni sordu mu?
- işte fransa'daymış 3 aydır. dil öğreniyomuş. bi yandan da staj yapıyormuş. izne gelm..
+ beni sord..
- izne gelmiş. bi hafta kalıp dönecekmiş geri. marsilya'da kalıyorm..
+ beni so..
- marsilya'da kalıyormuş. amma soğukmuş lan marsilya, öyle dedi. akşamları kabansız çıkamıy..
+ beni s..
- kabansız çıkamıyorlarmış. itanbul daha iyi ded..
+ be..
- sevgilisi olmasa hiç durmazmış, dönermiş. ama fransuva'ya deli gibi aş..
+ b..
- aşıkmış. evlenmeyi bile düşünüyorlarmış.
+ ..
aha böyle umut barındırır fakat, umut karşılığını bulmaz. zeynep ne soracak seni totoş? görse tanımaz bile. adam olsaydın da zamanında söyleseydin aşık olduğunu. değil mi? evet, bu örnekteki arkadaşa acıyabildiğimiz kadar acıyalım. çünkü zeynep onu hiç sormayacak...
bazen de korku vardır bu sorunun altında:
- şemsettin abiyle karşılaştık az önce.
+ ahassktiir! beni sordu mu?
- yok, niye soracak ki?
+ çok şükür...
bu örneğimizde şahıs şemsettin abiye büyük borç takmış olabilir. ya da bacısıyla beraberlik yaşıyor olabilir, karısını düdüklüyor olabilir; bilinmez. bildiğimiz tek şey, gotünün feci halde üç buçuk atıyor olduğu...
