7.
-
herhalde ilkokula gidiyordum.
hayatımda o zamana kadar aldığım tüm spor ayakkabılar,
ya siyah ya da beyazdı.
mahallenin çarşamba pazarında,
gri renkli, afilli bir spor ayakkabı gördük, başladım annemi bunaltmaya.
o zamanda şimdiki gibi değil durumlar,
bilen bilir yani,
hani pazardaki ayakkabı kaç para olacak diye düşünebilirsiniz,
ama "yokluk" kavramı o zamanlar şimdiki gibi değildi.
hani 5 lira da olsa alamazdınız o ayakkabıyı.
hele de iki kardeşseniz.
neyse işte aldırdık bir şekilde ayakkabıyı.
yine bilen bilir diyecem (he bu arada çok yaşlı değilim 28 yaşım) o zamanlar bir şey alınca,
onunla beraber yatardınız felan,
ayakkabı olsun, kıyafet olsun.
ayakkabıyı bir iki hafta giyemedim o şekilde beraber yattık uyuduk..
giydiğimin üstünden iki üç gün geçti geçmedi ayakkabı yandan yırtıldı.
pazar malı sonuçta.
dünyalar başıma yıkıldı,
hayat sona erdi sandım.
şimdi bakınca ne ufak dertlerimiz varmış o zaman,
biz ne çok büyütürmüşüz.
acaba bir 10-15 yıl sonra da şimdiki dertlerimize bakıp,
bunu söyleyecek miyiz dersiniz...