Hastanede refaketçi olarak geçirilen dört günün ardından herkesin bildiği o ilaç ve hastalık kokusunun deriye işlemesidir. Kendi tenimin kokusunu alamıyorum artık. Bu koku sanki tüm derime yapıştı ve gözeneklerimden içeriye sokuluyor gibi. Her gün duş alsam da vücudumu parçalarcasına yıkasam da kurtulamayacakmışım gibi geliyor. Beynimin içinde ağlayan inleyen ve uzuvları kesilmiş insan görüntüleriyle birlikte bu koku da dolanıyor.