mutlu ol yeter in finali

entry8 galeri
    5.
  1. dizi adı : mutlu ol yeter

    bölüm : 8 (final )

    konu : zeynep'in verdiği evlilik kararı üzerinden 1 ay geçmiştir. zeynep, mert ile nişanlanmış can kendisini eve kapatmış, babür can'ı hayata döndürmek için elinden geleni yaparken güneş zeynebi mertten ayırmanın yollarını aramaktadır. kamer, güneş'e can ile ittifak yaptıkları takdirde mert'i saf dışı bırakabileceklerini söyler. güneş bu olaya pek sıcak bakmasada kabul eder.

    zeynep ise evliliğine çeyrek kalmışken hala kalbindeki kişinin ismini belirleyememiştir -ki can'ın alacağı bir karar kalbinde ki ismin netleşmesinde önemli bir rol oynayacaktır.

    can, babür'ün niyetini öğreniyor...

    babür, annesine hikayenin sonuna az kaldığını ve can'ı öldüreceğini telefonda söylerken can bu konuşmaya şahit olur. babür'ün asıl maksadının kendisini öldümek olduğunu öğrenen can ne yapacaktır ? can'ın almış olduğu önemli karar nedir ? zeynep- can mutlu olacak mıdır yoksa sadece can mutlu mu ölecektir ?

    sahne - 1

    (iç/gün) - nikah

    ( nikah salonu, can ile zeynep evlenmişler tebrikleri kabul ederken. babür can'a sarılır ve onu bıçaklar...)

    babür : mutlu öl caniko...!

    can : sende mi babürüs...

    ( ekran kararır )

    ( zeynep'in evlilik kararından 1 ay sonra )

    sahne - 2 ( rüya sahnesi )

    dış/gün

    ( can koltukta tv karşısında uyuyakalmıştır. rüyasında ise ah müjgan ah filminden bir sahneyi yaşamaktadır. rüyasında babür ile caddede yürürlerken bir eskiciyi durdurup ne var ne yoksa almak isterler o sırada can zeynep'i çocuğuyla görür ve konuşurlar...)

    can : ( eskiciyi durdurup ) abicim şunların hepsini alıcamda, büyük bir poşete koyabilir misin?

    babür : çuval caniko çuvala koydurt. o kadarcık poşet almaz hepsiciğini şimdi.

    can : haa.. evet ya sen hepsini çuvala koyda,arkadaş neden alıyoruz biz bunları.ne ara buraya geldik bi hatırlasam. ( zeynebi görür )

    babür: zeynep değil mi o ?

    can : zeynep, yanındakide çocuğu. ( yanına yaklaşır ) merhaba zeynep, merhabalar olsun..

    zeynep : naber can, ( çocuguna bakarak ) fedaican amcaya merhaba desene.

    can : çocuğun demek....! evlenseydik bizim çocuğumuz olacaktı, benim çocuğum olacaktı değil mi ? bu arada fedaican nedir arkadaş ya, böyle isim mi olur. takvimden bakıptamı koydunuz bu çouğun adını siz acaba.
    zeynep : neden olmamış mı ?

    can : baksana zeynep, sence olmuş mu, o isim bu çocuğa olmuş mu hiç ? hem benle evlenseydin şimdi yiğit, ali, ertan gibi ismi olucaktı çocuğun. kız olsaydı aslı koyardık mesela.

    zeynep : neyse can, konuşmayalım, bırakalım bu lafları. sanki hala unutamamış gibisin beni, seviyor gibisin. görüşürüz...

    can : (arkasından baarak ) zeynebi unutmak, zeynebi sevmemek...

    babür : caniko... caniko...

    sahne - 3

    (iç/gece)

    ( babür, can'ı uyandırır ve 1 aydır eve kapandığını dışarı çıkmasını, ya hayatına devam etmesini ya da zeynep için savaşmasını söyler. can ise alıştığı miskinliğine, içine işlemiş tembelliğine rağmen aldığı ara gazla zeynep için savaşmayı kabul eder ama ne yapacağı konusunda bir fikri yoktur. )

    babür : caniko... uyan caniko...

    can : hıııı... arkadaş bi uyutmadınız ya, bırakın uykumun en dramatik yerinde can, can, can..

    babür : kalk caniko, 1 aydır o koltuğa yapıştın kaldın gece-gündüz hep uyursun. çıkasın temiz hava alasın, insan yüzü gör.

    can : ( doğrulur ) ya babür, istemiyorum abi. hergün aynı şeyi yapıyorsun is-te-mi-yo-rum... zeynep gitti, can bitti.

    babür : ne demek bitti. bittide ne demekmiş. böyle bitmez caniko. evlenmedi daha sadece nişan yüzügünü takti. o masaya oturmadan bitmez..

    can : harbi mi lan !

    babür : dinle sen beni, savaş caniko yenge için, aşkın için savaş.

    can : çok pis gaza geldim şuan babür...

    babür : o zaman haydi çıkalım sokaga güsterelim can'in gücünü.

    can : bu saatte ?

    babür : nesi var imiş saatin.

    sahne - 4

    ( iç /gece) - güneş'in ofisi

    ( güneş ofisinde koltuğna geriye kadar yaslanmış, kamer başına masaj yapmaktadır. güneş zeynebi elinden kaçırdığı için yakınmaktadır.kamer ortaya bir fikir atarak zeynep'in nişanlısı mert'i saf dışı bırakabilmenin yolunun can'dan geçtiğini söyler. onunla ittifak yapıp önce mert'i sonra can'ı aradan çıkarırız der. güneş bu duruma pek sıcak bakmasada yapabileceği pek fazla bir şey yoktur. )

    güneş : kameeerrr, napacağız bu zeynep işini... kız taktı nişanı son sürat evliliğe koşuyor. hazır can'dan kurtulduk derken mert çıktı başımıza.

    kamer : ee.. güneş bey benim bi fikrim var bu konuda ama tabi sizin üstün, parlak zekanız karşısında benim fikirlerim aciz kalır.

    güneş : uzatma kamer, sana fikir üretesin diye para ödüyorum burada. söyle.

    kamer : efendim, merti saf dışı bırakabilecek tek kişi var.

    güneş : kim ?

    kamer : can

    güneş : kim, kim ?

    kamer : can efendim. siz can ile ittifak yapar, güçlerinizi birleştirirseniz mert'i saf dışı bırakabilir bu nişanı bozabiliriz.

    güneş : ee, gerizekalı sonra can'ı ne yapacağız. adam hazır hayata küsmüş, oyun dışı kalmış zaten.

    kamer : onuda düşündüm güneş bey siz hiç merak etmeyin. bu olayın içinde biz yer almayacağız fazla zaten. can'ı öne süreceğiz bir piyon gibi 2 kare ilerleyecek hoop karşı hamleyle oyun dışı kalacak gene.

    güneş : hmmmm... hala içime sinmedi kamer, cansız bir plan bulmamız gerekir. sonradan tüm planlarımızı gelip berbat edip duruyor.

    kamer : siz ddaha iyi bilirsiniz tabi efendim. ben acizane görüşümü belirttim. ama canı mert'in üzerine kışkırtırsak zeynep candan ömür boyu nefret edicektir.

    güneş : diyooosuunnn... peki ara bakalım şu can efendiyi gelsin bi görüşelim.

    kamer : hemen efendim...

    sahne - 5

    (iç/gece) - zeyneplerin evi

    ( ayşe, zeyneplerin evindedir. gelinlik kataloglarını inceliyorlardır. konu evlilikten can' bağlanır...)

    ayşe : bak bu güzelmiş.. (resmi gösterir )

    zeynep : yok ya ben bunu beğendim ama fazla açık gibi.

    ayşe : eee.. aranız nasıl bakalım, anlaşabiliyor musunuz ?

    zeynep : netleştiremedim hala bazı şeyleri, iyi birisi sessiz, sakin kötü alışkanlıkları yok. temiz çocuk yani.

    ayşe : evlenince mahallede mi yaşayacaksınız.

    zeynep : bunları konuşmadık daha aslında. hem ne çok soru sordun abicim ya yaşayıp göreceğiz.

    ayşe : tamam... tamam son bir soru onu görüyor musun ?

    zeynep : kimi ?

    ayşe : can'ı tabii ki, çocuk sırra kadem bastı resmen o günden beri cama bile çıkmadı. umarım ona kızgın olduğun için evlenmiyorsundur zeynepçiğim..

    zeynep : saçmalama... hem çıkıyordur belki rast gelmiyorsundur. neyse çay içer misin ?

    ayşe : olur, kaç bakalım yani koy bakalım.

    sahne - 6

    (iç/gün) - güneş'in ofisi

    can : o kadar çağırdın ayağına kadar anlat bakalım güneş efendi. neler çeviyorsun gene.

    güneş : caannn... caannn... cann.. karrşiim.. sana reddemeyeceğin bir teklif sunmacağım birazdan.

    can : ne teklifiymiş o. şimdiden söyleyeyim park için avucunu yalarsın asla, zinhar satmam.

    güneş : yok, park değil hayırlı bir iş. zeyneple alaklaı.

    can : zeynep le mi alakalı. ya arkadaş kız bana postayı koymuş, kapıyı göstermiş yetmemiş yüzüme çarpmış kapıyı. işim olmaz dedi hepiniz ordaydınız be...

    güneş : yo, dostum yo bu sefer ki planımla zeynep'i mertten koparıp sana 404 le yapıştıracağım. can, çok düşündüm abi zeynep senin olmalı.

    can : yürü git lan. plan yapmışmış yermiyim oğlum ben bu numaraları. sen benim iyiliğimi düşünecek biri misin ?

    güneş : değil miyim ?

    can : değilsin tabi. kesin bi çıkarın var senin.

    güneş : ah can nasıl örseledin sözlerinle beni bir bilsen. evet, zamanında seni uzak tutmak istedim zeynepten, lakin o elim olay yaşanınca gözlerindeki hüzün, çaresizlik beni parçalara böldü.

    can : harbi mi lan !

    güneş : harbi, harbi... kamer planı anlat.

    kamer : şimdi güneş bey, can ve babür plan şu bir kamera alıyoruz. mert'in evine gizlice girip onu uyurken çekiyoruz ve görntüleri zeyneple paylaşıyoruz

    sahne - 7 ( flashback )

    ( mert'in evine gizlice girmişler ve gece mert horlaya, horlaya uyurken görüntüsünü çekmişlerdir. ertesi gün zeynebe izletirler )

    can : bak nişanlın mert efendi'nin gece nasıl bir yaratığa dönüştüğünü gör.

    mert : hoağğğrhrhrh... horrrr...khhhfhorr...

    zeynep : o arkadaki seste ne ?

    can : ha o mu aşağı mahalle'nin ramazan davulcusu, sesi duymuş ritim tutuyor....

    sahne - 8

    (iç/gün) - güneş ofis

    can : ee sonra...

    kamer : bu yaşananlardan sonra, zeynep, banko nişanı atar.

    can : birşey sorabilir miyim ?

    kamer : evet...

    can : sen gerizekalı mısın ? öylesine sorduğum bir soru değil bu gerçekten, gerizekalı mısın ? çünkü böyle bir planı anca bir gerizekalı yapabilir. arkadaş biz manyakmıyız neden alemin evine girip hangi akla hizmet kayda alıyoruz ya.

    güneş : çılgın planın bumuydu kamer, kovuldun...

    kamer : ama efendim, bi tane daha var.

    güneş : tamam onuda paylaş sonra terket burayı kamer.

    kamer : şimdi mert'i bir yere davet edip zeynebi kötülüyoruz. ya da içirelim bir güzel o bize zeynebi kötülesin.

    can : idare eder, çok etkileyici olmasada. sen ne dersin babür.

    babür : ben bunlara güvenmiyim caniko, çok sinsiler. ama denemeye değer.

    can : tamam deneyelim bakalım.

    sahne 9

    (iç/gün) - cafe

    (zeynep, mert cafede konuşmaktadırlar can ve güneş cafeye grip mert'i köfteciye davet ederler.)

    mert : heyecanlı mısın ?

    zeynep : efendim, neye anlamadım.

    mert : düğüne zeynep, evleneceğin için heyecan var mı diye sormuştum ama. bu ara çok dalgın gördüm seni.

    zeynep : ya, o kadarda heyecanlı değilim sanırım , tabi dünya evine giriyoruz sonuçta kolay mı. belki ilerleyen günlerde kimbilir heyecanlanabilirimde..

    mert : anlıyorum, ne zaman buluşssak hep dalıp gidiorsun, burada değilmişsin gibi. sorun mu var.

    ( zeynep çoktan dalıp gitmiş karşısındakiin can olduğunu hayal eder.)

    can : ya zeynep, seninle evleneceğim için o kadar heyecanlıyım ki mutluluktan ölebilirim şuracıkta ya. gerçekten hem sana bir sır vereyim mi ?

    zeynep : söyle bakalım merak ettim.

    can : çok gizli ama tek sen bilmelisin birde ben. bak söylüyorum..

    zeynep : söyle can...

    can : zeynep, seni çok seviyorum...( elini tutar )

    ( zeynep, mertin elini tutup zeynep diye seslenmesinden irkilir. o sırada can ve güne cafeye giriş yaparlar. zeyneplerin yanına gelirler zeynep elini çeker. )

    güneş : can bak, zeyneplerde buradaymış hadi oturalım.. (yanlarına oturur ) naber zeynepçiğim, mert senden ne haber.

    mert : hoşgeldiniz.

    can : eee... hoşgördük... nasılsın zeynep ?

    zeynep : iyiyim sağol can. seni dinliyoruz güneş, hayırdır.

    güneş : ahh.. ahhh.. keşke en başta dinleseydin zeynep şimdi dubai petrol kralları listesinde zirveyi oynuyor olurduk. neyse, biz buraya merti davet etmeye geldik.

    zeynep : ney !?!

    güneş : bak zeynep canla oturduk düşündük, yani can oturdu ben daha çok düşündüm. mert hem mahallemizin, hem bizim dünya ahiret eniştemiz, sen ise benim dünya ahiret acımsın. akşam merti canların köftecisine davet ediyoruz hepsi bu ya. sende bir şey söylesene can.

    can : hee.. evet mert gelirsen memnun olurum.

    mert : olur, neden olmasın.

    can : tamam o zaman akşama görüşürüz, kalkalım iyi günler.

    sahne - 10 ( iç/gece)

    ( can, güneş, babür, mert köftecide çilingir sofrasını kurmuş içmektedirler. mert alkol kullanmaz bizimkiler mertin ağzından laf almak isterler ancak kendileri dökülürler. )

    can : ne iyi ettinde geldin ya mert. vallaha değişik bi gece olcak bizim içinde. ee nasıl gidiyor.

    mert : sağolun arkadaşlar davetiniz için, iyi gidiyor can, evlilik hazırlıkları, koşuşturmacalar.

    babür : küftelerde geldi, hadi bakalım..

    güneş : kamer, al çek bizi mertçiğimle, sonrada paylaş sosyal paylaşım sitelerimde.

    kamer : çekiyorumm, çeektim..başlığ ne yazalım efendim..

    güneş : yaz kamer, mert enişteciğimle akşam akşam delirmeler..

    babür : içmeden sarhoş olmuş bunlar caniko.

    can : lan rahat bırakın çocuğu... sen niye içmiyorsun mert hadi şerefe..

    mert : ben hiç içmedim sağolun.

    (2 saat sonra, mert hariç herkes kelle olmuştur.)

    güneş : yaa... öyle ijte mertjiimm... zeynepi ikna edebilseydim şimdi şu sahneyi canlandırmıyor olacaktık.

    mert : neye ikna edicektin ki..

    güneş : dubaiye götürecektim ben zeynebimi, işide hazırdı ama bu jann varya işimi bozdu.

    can : hadi ordan manyak, kız kendi istemedi gitmeyi.

    güneş : kafasını sen karıştırdın jann...

    mert : aslında, bizde evlenince yurtdışına yerleşmeyi planlıyoruz. ben bi iş teklifi aldım.

    can : zeynep ne dedi ?

    mert : hala düşünüyor ama evlenince mecbur gelicek.

    güneş : gördün mü jann.. zeynebin kaderi bu oğlum.. izin verseydin dubaiye böyle olmayacaktı işte. eniştemmm benimm öpüjemmm..

    mert : can... zeynebi seviyorsun hala değil mi ?

    can : evet...

    mert : bırak o zaman kız mutlu olduğunla hayatını kursun. neyse beyler ben gitmeliyim telefonun şarjı az, yol uzun. tekrardan sağolun davetiniz için.

    güneş : bunu saymam mertçiğimmm.

    sahne 11

    ( iç/gün) - köfteci

    ( bir hışımla içeriye girererek can ve güneşi fırçalayıp çıkar )

    can : ( ayılmaya başlar ) arkadaş başım çatlıyor ya. güneş, lan deliii kalk lan..

    güneş : hıııı...

    can : kalk olm millet gitmiş kalmışız burada.

    güneş : dürtmesene yaaa... uyuyım az daha.

    zeynep : ne yaptığınızı sanıyorsunuz siz.

    can : zeynep !?!

    güneş : zeynep mi ? (fırlar yattıı yerden ) zeynep hoşgeldin buyurmaz mısın?

    zeynep : bırakın zevzekliği şimdi, amacınız ne sizin abi.

    can : bi amacımız yok akşamdan kalmışız birazcık nolduki ?

    zeynep : mert'e ulaşamıyorum bir türlü.

    güneş : vallahi biz birşey yapmadık zeynepçiğim, yapmışsa can yapmıştır valla.
    can : lan, ben ne yapacağım. dün gece'nin bi kısmı yok zaten bende.
    zeynep : inşallah öyledir, bakın uğraşmayın benimle artık bırakın rahat. mertlede uğraşmayın.

    can : ya biz...

    zeynep : bizi, sizi yok can ahat bırakın beni tamam, iyi günler.

    sahne - 12

    (dış/gün) - mahalle

    ( köfteciden çıkıp mahalleye doğru giden zeynebi babür durdurur ve bazı gerçekleri ona itiraf eder )

    babür : yenge, yenge...

    zeynep : babür ? ne oldu ?

    babür : acil seninle konuşmam lazımdır.

    zeynep : bak, canla ilgiliyse hiç başlamayalım.

    babür : canikoyla alakalıdır ama dinlemende lazımdır. o gün mahalleye dadanan pskopat muhit canikoyu ölderecekti. bende canikoya yalancıktan ölsün istedim o da öldü. sana görünmek, söylemek istedi ama ben izin vermedim. caniko seni çok sever zeynep.ne yaptıysa hepsiciği senin içindi.

    zeynep : babür... birincisi bana yenge deme artık lütfen. ikincisi sorun can'ı bana karşı olan hislerini gizlemesi. ona zamanında sordum babür.

    (flashback ) - 2.bölümden sahne

    zeynep : bana bak, sen bana aşık mısın ?

    can : zeynep ne dediğinin farkında mısın? senin ağzın ne diyo ya allah aşkına.senin bu söylediğine en fazla ben gülerim ya ne kadar saçma bir şey bu. aşık olsam gelir sana derim ben sana aşığım...

    (flashback ) - 2.bölümden sahne

    can inkar etti babür, ben ona kızgın değilim sadece içinde çürütülmeye yüz tutmuş bir tutam sevgiyi benimle paylaşmadığı, böyle saçma oyunlara kalkıştığı için kırgınım.

    babür : anladım zeynep, ama sen genede iyi düşün caniko seni her şeyden çok sever.

    sahne 13

    (gün/iç) - can'ın evi

    ( can zeynebin fırçasından sonra son umudunuda yitirmiştir. valizini hazırlamakta ve şehri tamamen terketme kararı almıştır. babür gelir ikna etmeye çalışır ancak can kararlıdır. )

    babür : canikoo.. neredesin caniko.. (odasına girer) bu nedir caniko ne yaparsın o bavulla.

    can : gidiyorum ben babür...

    babür : görürüm de nereye gidersin.

    can : bugün zeynep geldi bi ton saydı, söyledi gitti. yok abi kız yeni bi hayat kurmak istiyor. haklıda ne yapsın beni. ben o hayata dahil bile değilim ve ben zeynebi o adamla her gördüğümde içim çok acıyacak babür.

    babür : gitmek çözüm mü ? sen şehri, sokakları, insanları, dünyayı bile değiştirsen o seninle gelmeyecek mi ?gitme caniko sende yeni bi hayat kur ama burada kur musmutlu yeni bir sayfa açasın.

    can : açıcam zaten, sevdiklerim ya da zeynep bi bavula sığmaz ki. o hep burada (elini göğsüne götürür) son nefesime kadarda orada kalacak. haydi ben gider. kendine iyi bak. (sarılır)

    sahne 14

    ( iç/gün) can'ın evi

    (can'ın evden ayrılması üzerine babür ayşeyi arar ve can'ın gittiğini söyler. )

    babür : aloo... alooo.. ayşe.. caniko gidiyo yetişin.

    ayşe : babür... nasıl gidiyo yaa..

    babür : gideyiii işte, caniko buraları terkedeyiii... çabuk bişey yapasınız zeynebe iletesin dediklerimi..

    ayşe : ya tamam sakin ol. onlara gidiyorum zaten. can nereye gitti şimdi.

    babür : onuda bilmeyim. mahalleliyle vedalaşır herhalde. bende gidecem canikonun peşinden şimdi.

    ayşe : tamam... bende vardım sayılır zeyneplere..

    sahne 15

    (iç/gün) - zeyneplerin evi

    ( zeynep babasına kahve yapmıştır. baba-kız dertleşirler. ziver zeynebin aklındaki isimle, kalbindeki ismin başka olduğunu söyler. bunun üzerine ayşe'nin gelip can'ın gitmek üzere olduğunu sölediğinde kalbindeki isim netleşir...)

    ziver : sağol kızım, geç otur bakalım karşıma. şöyle uzun zamandır baba-kız hiç doğru dürüst konuşamadık. annen'de hazır pazardeyken he he he.. damat bey nasıl, kararlaştırdınız mı düğün gününü.

    zeynep : orası biraz karışık aslında.

    ziver : nasıl karışık..

    zeynep : şöyle ki, mert bir iş teklifi almış yurt dışından. evlenince temelli olarak yerleşmeyi planlıyor.

    ziver : sen ne düşünüyorsun bu konuda.

    zeynep : bilmem, çok kararsızım. aklım karışık. bir sürü cevabını bilmediğim soru var. güneşle dubaiye gidecektik kariyer, yeni bi hayat vs.. gidemedim... aklım dubai derken kalbim buralarda biryerlerdeydi.

    ziver : ya şimdi aklında ki isimle, kalbindeki isim aynı mı ?

    zeynep : değil baba, sorun kalbimdeki isimde belli değil. aslında belli gibi ama...

    ziver : bak kızım,biz annenle görücü usulu evlendik.tamam, ufak tefek sürtüşmelerimiz, kavgalarımız oldu. bu evlilik saygıyla başladı, sevgiyle büyüdü. ama kalbin başka söylerken aklındakiylede mutlu olamazssın.

    (kapı çalar, zeynep açar )

    zeynep : kapı bi dakika...

    ayşe : zeynep, yetiş gidiyor, çabuk kızım.

    zeynep : ne oluyor, kim gidiyor kızım bi soluklan.

    ayşe : can.

    zeynep : can mı ?

    ayşe : evet can babür aradı az önce, can valizini toplamış mahalleyi terkediyormuş.

    zeynep : oyundur kesin.

    ayşe : ya zeynep, çocuk gidiyor diyorum ne oyunu.senn için önemsizsse bilemem tabi burada oturup durursun.

    zeynep : (parmağındaki yüzükle oynar, babasına bakar )

    ziver : git kızım geç kalma aşka. hem canda bizim evladımız dimi ya..

    ( zeynep babasına sarılır yüzüğü çıkarıp kenara koyar ve ayşeyle çıkarlar..)

    sahne 16

    (dış/gün) - mahalle

    (can mahalleliyle vedalaşmaya başlar )

    devrem : gidiyorsun demek he devrem..

    manav : bizi bırakıp nereye gidiyorsun can.

    bakkal : sen bize ziver abinin emanetisin be oğlum, yapılır mı bu şimdi.

    can : gidiyorum ya, her şey için çok sağolun valla bak. hepinizi çok seviyorum, aile oldunuz abi oldunuz, kardeş oldunuz. bi alex değilsiniz ama olsun. hadi kalın sağlıcakla.

    devrem : oğlum nereye gideceksin söyle bari.

    can : bende bilmiyorum devrem. ama gittiğim yrden haber ederim size.

    sahne 17

    (iç/gün) - güneş'in ofisi

    ( kamer can'ın mahalleyi terkettiğini duyar ve güneş'e bu haberi ulaştırır.)

    kamer : güneş beyy.. güneş beyyy.. müjdemi isterim.

    güneş : ne oldu kamer, zeynep nişanı mı atmış.

    kamer : hayır ama planımız tuttu. can gidiyormuş.

    güneş : nereye gidiyormuş çatlatmasana be adam.

    kamer : efendim zeynebin bunu haşlamasından sonra can toplamış valizini falan yola çıkmış gidiyormuş buralardan. şimdi mahalleliyle vedalaşıyor.

    güneş : güzelll, ama hala mert engeli kalkmış değil gidip ayaküstü candan parkıda alalım bari yürü kamer.

    sahne 18

    (dış/gün) - park ziya'nın heykeli

    (can son olarak babasınla konuşur, zeynep yetişmiş ve can'ın konuşmalarını duyar...)

    can : gidiyorum baba, hakkını helal et. olmadı yapamadım, beceremedim. hep elime yüzüme bulaştırdım her şeyi ben. senin ne mirasına sahip çıkabildim, ne sana layık bi evlat olabildim, ne de sevdiğim kıza sahip çıkabildim. demiştin ya benim bıraktığım yerden devam et diye ben sen olamam baba, o tren hem çoktan gitti ben ise o istasyonda kaldım bi başıma. zeynebi bırakma, ne yap et gönlünü kazan bu kız senin geleceğin demiştin. ben geleceğimi kaybettim sonsuza kadar... gidiyorum elveda..

    zeynep : gidiyor musun ?

    can : zeynep !?!

    zeynep : peki bize ne olacak...yani bize işte mahalleye, sevdiklerin...

    can : onlar bu bavula sığmazlar zeynep. yaşadığım sürece benimle olucaklar zaten.

    zeynep : kararlısın yani... beni bırakıp gidiyorsun.

    can : sende gideceksin, gittin. ben seni sevdim, halada seviyorum zeynep. seni ne zaman sevmeye başladım biliyor musun ? şerife teyzeyle dükkana gelmiştiniz, ilk defa orada gördüm ben seni. ogüne kadar sadece yaşamak için atan kalbim zeynep diye atmaya başlamıştı. şu istasyon mahallesi'nin sokakları, kaldırımları hatta bu park'ın yolları. her adım atarken senin adını heceleyerek arşınladım zeynep, senin adın yazılı bu yollarda. söyleyemedim, çok söylemek istedim ama olmadı yapamadım. korktum o gülüşünü bir daha görememekten korktum, beni sevmeyeceğinden korktum... benim geleceğim sensin zeynep, ama senin geleceğin ben değilim belliki gidiyorum..

    zeynep : can...!

    can : elveda...

    (yanından geçip gider...)

    sahne 19

    (gün/dış)- takip sahnesi

    (can taksidedir camdan dışarı bakarken bu parça çalar - https://www.youtube.com/watch?v=izW44DaG9VQ )

    ( zeynep canın arkasından seslenir, can duymaz taksiye biner. o sırada güneş gelir teselli etmeye çalışır. arkasından babür motorsikletiyle gelir zeynebi alıp can'ı durdurmaya çalışırlar. babür yetişir taksiye ve can'a seslenirler.)

    zeynep : caaannn... caannn... bekle...

    güneş : zeynep, giti bırakalım gitsin dönerse bizimdir, dönmezsse hiç olmamıştır.

    zeynep : ne saçmalıyorsun güneş ya...

    güneş : ben üzüntüden ne dediğimi biliyor muyum zeynep. can bu döner elbet birgün.

    zeynep : güneş... tek kelime daha edersen seni döverim sus...

    babür : atla yenge yetişeim canikoya...

    (3 dk sonra...)

    zeynep : caannn... cannn... camı açç camı...

    can : zeynep, babür ne oldu cüzdanımı mı düşürmüşüm.

    zeynep : in arabadan konuşmamız lazım...

    can : niçin..

    zeynep : ya in allah, allah ya...

    ( taksi kenarda durur can iner )

    zeynep : ne yapıyorsun sen ya.. hee.. dinlemeden çekip gitmeler... daha ben konuşmadım..

    can : kaldımı ki konuşacak bir şey..

    babür : caniko bi dinleyesin zeynebi .

    zeynep : can, ben yapamadım. mertten ayrılmak üzereyim, daha haberi yok tabi ama benim için hiç başlamamıştı zaten. çünkü, o benim geleceğim değil, kalbimdeki isim değil. o isim sensin can.. bende seni seviyorum. sen gidene kadar bunu itiraf edemedim kendime. hem aşk onu kaybetmek üzere olduğun anda değerini hatırlatırmış insana. seni kaybedemem can..

    can : zeynep..

    zeynep : evet...

    can : seni çok seviyorum.. (sarılırlar sıkıca) he bide şey ya...

    zeynep : bide ne ?

    can : hazır böyle açılmışken, benimle evlenir misin ? diyecektim.

    zeynep : hmmm... düşünmem lazım...

    can : düşünmen mi lazım yuh..

    zeynep : (güler ) evlenirim tabi şapşal...

    (sarılırlar, babürde gelip sarılır...)

    sahne- 20

    (teklifin üzerinden 2 ay geçmiş. can'ın en mutlu gününe saatler kalmıştır. can akımı kuru temizlemeciden almış eve gelmiştir. babür'ün annesinle olan konuşmalarını duyar ve gerçekleri öğrenir.)

    can : (eve girmek üzeredir ) arkadaş evlenmek ne kadar yoruyor insanı ya.. berbere git, takımı temizleyiciden al... (içeri girer ) bu seste ne ya, misafir mi var evde. (odaya yönelir babür, telefonla konuşmaktadır.)

    babür : ana... bugün can'ın en mutlu günü, komite söyleyesin kanımız yerde kalmayacak. can en mutlu gününde ölecek..

    can : ne diyo lan bu manyak.

    babür : tamam ana... gelişmelerden haberdar edecem ben seni. hikaye bitti, babamın kanı yerde kalmayacak.

    can : niye ölüyorum ben ya, hem de zeyneple evlenirken...

    sahne 21

    (iç/gün) - hayal sahnesi - nikah

    nikah memuru : ben de sizi karı koca ilan ediyorum, tebrikler...

    can : evlendik zeynep, heyy baba be...

    babür : tebrikler, ( bıçağı çıkarır ve saplar sarılınca) mutlu öl caniko...

    can : ahh... sende mi babürüs.

    ( o esnada sırasıyla güneş, devrem, azize-afife, kamer bıçaklar )

    güneş : vee damadın en yakın arkadaşından bir sustalı. (bıçaklar)

    can : lannn deliiii.... hadi babür intikam peşinde anladıkta sen neyin peşindesin...

    güneş : aaa.. cancığım, öldürmeyelimde sakat mı kalasın ? hem işi sağlama almak gerek dimi ama..

    devrem : ( bıçaklar ) can, aduuukkeettt...

    can : başlayacağım yapacağınız işe şimdi, hayvan gibi şiy yapıyorsunuz, bıçaklıyorsunuz adamı yav...

    azize-afife : eh buda bizden olsun.. (aynı anda bıçaklarlar)

    can : yahu yeter takımıda mahfettiniz zaten, kan lekesi çıkmazda şimdi bu. (kamer elinde tırnak makasıyla koluna çizik atmaya çalışır) sen ne yapıyorsun ya, tırnak makasımı o ? arkadaş adınımı kazıyosun, yürü git insan bi falçata falan alır gelir, gelmiş tırnak makasıyla adam bıçaklamaya çalışıyor. ( yere düşer )

    güneş : haydi zeynep, yan salona yeni bir nikah memuru gelmiş, orada evlenelim..

    kamer : efendim bunu ne yapalım...

    güneş : hmmm... yakın gitsin kamer, küllerinide parka serpersiniz...

    can : napıyorsunuzzzz.... hayırrrr... zeynep....

    sahne 22

    (iç/gün) - can'ın evi

    (babür, can'ın kurdugu hayali yarıda keser. konuşmaları duyduğunu söyleyen can'a gerçekleri söyler babür )

    babür : caniko... canikoo..

    can : haa.. ne !

    babür : naparsın burada ,dikilmişin kapı dibinde...

    can : beni mi öldürücen sen.

    babür : ne dersin, ne öldürmesi.

    can : duydum babür, öldürücem dedin.

    babür : konuşma vakti o zaman caniko gel oturalım. (otururlar) o zamanlar çocuk idim caniko. babam varidi, böyle kapılara sığmaz, üyle heybetli, dağ gibi, yıkılmaz. beni sırtına aldığı zamanları hatırlarım. dünya, insanlar, köy küçülürdü gözümde. dev gibi olurdum, daha bi güçlü hissederdim kendimi. sonra bigün dediler rona ana koşasın, senin kocanı bulmuşlar. tabi daha çocukuz ölüm nedir bilmeyiz, öyle uzunca yataridi babam yerde, mutluidi yüzünde bir gülümseme bırakmıştı giderken. ülümsemesi sıcak, teni soğuktu. o gün küçüldüm hayat büyüdü, dünya zorlaştı caniko. sonra öğrendik en yakın dostu yapmış bunu ona ve kaçmış. o kişi senin baban ziya amcaymış. bizim orada törede, gelenek, görenekte komit karar verir. intikam yaşına girmişim komit onayladı, buraya seni öldürmek için gelmiştim. ama buraları, seni çok sevdim be caniko.hiç öldüresim yok ama zorundayım.

    can : babam böyle bir şey yapmaz ya, saçmalama oğlum.yapsa bana söylerdi. başka bi yolu yok mu ya şöyle yapsak.

    sahne - 23

    (iç/gün) - (flashback sahnesi )

    (can evlenmiştir )

    babür : evlendin, mutlu musun caniko.
    can : ya ne mutlusu babür ya, tam mutluluk denmez onada sevinme diyelim biz ona.

    -5 yıl sonra -

    babür : ikiz bebelerinde oldu caniko, mutlu musun ?

    can : ya şimdi tabi çocuklarım olmuş sevinçliyim ama mutlumuyum dersen yok, tam değil.

    -30 yıl sonra -

    babür : nasıl torun, torba sahibi oldun caniko mutlu musun ?
    can : ya, babür şimdi mutluluk öyle... ya arkadaş bi bitmedin ya yaşlandım bıraksan zaten 3-5 seneye kalmaz ecelimle giderim.
    babür : olmaz caniko seni ben öldürmeliyim...

    (flashback bitiş )

    sahne - 24

    (iç/gün) - can'ın evi devamı

    babür : yok, olmaz caniko. hem bilirim ben en mutlu günün, zeyneple evleneceğin gündür.bugün öleceksin. ayrıca herkesin sırları vardır caniko kimseye anlatamadığı, derinlerde sakladığı mezara birlikte götürdüğü.

    can : buda mı gol değil be... he... tam böyle kavuşmuşken kabybedicem sevdiğim kadını. biliyor musun ? bi daha dünyaya gelsem, gene böyle en mutlu günümde öleceğimi bilsem, gene o nikah masasına zeyneple otururdum. tamam ne yapalım buraya kadarmış, gelirsin yeri biliyorsun. sen bari, mutlu ol yeter babür.

    sahne 25

    (dış/gece) - park

    (düğüne dakikalar kala babür park'a gelir ve ziya amca'nın büstünle konuşmaya başlar. can'ı öldürmek ile öldürmemek arasında gidip gelirken alacağı bir haber olayların seyrini değiştirecektir.)

    babür : eee... ziya bey amca seninle dertleşmek bugüne nasipmiş. bu gece canikonun en mutlu günüdür. evlenir zeyneplen. hiç öldüresim yok oglunu. çünkü caniko senin gibi değil, çok temiz, çok saf. ama komite karşı gelemem, babamın kanını yerde bırakamam. keşke bir mucize olsada canikoya zarar vermesem. düğün başlamıştır yetişeyim caikoya.

    (ayağa kalkar sonra telefonu çalar açar telefonu...)

    sahne 26

    (iç/gece) - düğün salonu

    ( can ve zeynep evlenmişler ve tebrikleri kabul ederken babür içeri girer canikoo diye seslenir, herkes babüre bakar. can son saniyelerini yaşadığını düşünmektedir can'a sarılır tebrik eder ve nazar boncuğu takar o sırada can gözünü kapatmış kelime-i şehadet getirmektedir. )

    nikah memuru : tuzla belediyesi'nin bana verdiği yetkiye dayanarak sizleri karı-koca ilan eiyorum, tebrikler.

    can : evlendik mi şimdi biz ya, inanamıyorum zeynep en mutlu günüm bu. ölsemde gam yemem artık.

    zeynep . aaa... sadece bugün mü en mutlu günün yani.

    can : ya olur mu zeynep, her anım seninle mutlu ama bugün daha bi mutluyum yani.

    zeynep : şapşal...(gülümser) ya babür nerede ?

    can : şeyy...

    babür : caniikoooo...

    zeynep : eh geldi işte...

    babür : (yaklaşır kutlar) yenge, tebrik ederim.

    zeynep : sağol babür..

    babür : caniko..

    can : buyrun benim...

    babür : hazır mısın ?

    can : sanırım...

    babür : (sarılır) mutlu ol caniko... (nazar boncuğu takar) açsana gözlerini caniko niye kapatıyorsun.

    can : bu ne şimdi ya, at kadar boncuk.

    babür : nazar boncuğudur caniko. bizim oralarda evlenenlere en yakınları bundan takarlar, nazar deymesin diye.

    can : sen gelsene bi. (kenara çeker) arkadaş, sen beni öldürmeyecek misin ?

    babür : hayır caniko.

    can : niçin.

    babür : çünkü...

    sahne - 27

    (dış/gece) - (flashback sahnesi )

    ( babür tam can'ı öldürmek üzere yola çıkmışken. anası telefon ederve asıl katilin ziya olmadığını, komit'ten efrail'in olduğunu söyler .)

    babür : (telefonu açar ) söyle ana... yok, gidiyorum şimdi yoldayım. he ana... nedersin ana, gerçekmidir. sana kim söyledi. ölüm döşeğindeyken. evet, tamam ana ne yapam ben şimdi öldürmeyim o zaman canikoyu. tamam, ana görüşürüz... yettim canikoooo...

    (flashback sahnesi )

    can : eee... yani ?

    babür : yanisi caniko, baban öldürmemiş babamı. vedalaşmışlar sonra arkasından bu komit üyesi efrail amca öldürmüş suçuda üzerine atmış babanın. bugün son nefesini verirken itiraf etmiş. yani öldürmeyecem ben seni.
    can : ya ben sana ne dedim... yapmaz dedim benim babam öyle biri değildir dedim dedim ama bak gördünmü?

    babür : kusura bakma caniko.

    can : bundan sonra ne yapacaksın peki ?

    babür : buraları çok sevdim caniko, duydum sevdiğim kızı benden habersiz vermişler. burada kalırım herhalde.

    can : ya başım üzerinde yerin var gel.. (sarılırlar)

    ( zeynep - can dans ederken, ayşe ile babürde dans ederler.)

    zeynep : can, baksana ne kadar yakıştılar değil mi ?

    can : bizim kadar olmasada evet yani, yakışmışlar.

    babür : ayşe sana bir şey demek isterım.

    ayşe : dinliyorum babür...

    babür : seninle kısa süre oldu tanışalı ama inan seni çok seviyorum. benimle evlenir misin ?

    ayşe : evet derdim ama... senin sevdiğin yok muydu ? resminide gösterdin.

    babür : varidi, evlenmiş başkası ile sevgi sabırla sonuna kadar beklemektir sevdiğini. o sevmemiş belliki. ya sen sever misin bi ömür beni.

    ayşe : o zamaaann... evett...

    ( o sırada güneş girer içeri ve durun bu nikah kıyılamaz der. sonrasında kıyıldıgını öğrenince elindeki altın zincirle kendini asmak ister. )

    güneş : durunnn... bu nikah kıyılamaz...
    .
    can : haydaaa... geldi allahın deliside işte... lannn deliii... nikah kıyıldı çoktan, düğün çok güzel sende gelsene.

    güneş : kıyıldı mı ? kamerr davetiye...

    kamer : buyrun güneş bey.

    güneş : kamer ne bu ?

    kamer : davetiye efendim.

    güneş : peki, gerizekalı hani nikah şimdi başlayacaktı. ters tutmuşssun davetiyeyi.. zinciri ver..

    kamer : ama efendim..

    güneş : kamer, zinciri ver dedim sana ! (kamer'in boynuna dolar ) önce seni sonra kendimi öldüreceğim kamerrr...

    can : (koşar ayırırlar ) lan dur manyak öldürücen adamı. derdin ne lan senin. evlendik işte. sende bırk şu sürtüşmeyi.

    güneş : tamam bırakın sakinim ben. neyse zeynepçiğim tebrik ederim. can her ne kdar içimden gelmesede senide tebrik ederim kamerle alkışlıyoruz sizi. kamer alkış...

    can : hadi gel fotoğraf çekilicez uzakta kalma...

    güneş : eh geliyim bari...

    ( tüm kadro toplanır ve fotoğraf çekilir ekran donar...)

    sahne - 28

    (gün/iç) - köfteci

    1 sene sonra

    (babür ve can köfteci dükkanını beraber iletmektedirler. ayşe babürle evlenmiş, güneş dubaiye yerleşmiştir. can, zeynep ve ayşe masada oturmakta babürde köfteleri hazır etmektedir.)

    can : kalp atışlarıı ne zaman duyarız zeynep ?

    zeynep : doktor 2 hafta sonra gelin dedi.

    ayşe : sizden önce ben doğurucam.

    zeynep : seninkisi 4 aylık kızım normaldir. he bu arada güneş'in herkese selamı var dubaiden.

    can : eksik olmasın, gitmeyeydi iyidi.

    ayşe : can sen burada çene çalacağına bizimle kocama yardım etsene.

    babür : gerek yoktur, bu benim özel yapımımdır zaten az kaldı gelirim.

    zeynep : yaa... babür benimde canım çekti. banada atsana bi porsiyon oradan.

    babür : tamamdır yenge... küfteler geldi caniko bu senin, güzel karım bu seninidir , buda senindir yenge..

    can : sen yemiyonmu ?

    babür : yok caniko, ben kadınımı izlerım... böyle iyiyim...

    zeynep : bak görüyor musun ? sen hiç öyle şeyler yapmıyorsun...

    can : aa.. olur mu hiç öyle hayatım, bende yemiyorum bak bıraktım. hem seni izlemek varken ne yapayım yemeği.

    zeynep : can şaka yaptım saçmalama yesene yemeğini. (güler)

    can : olsun ya böyle iyi ( elini tutar)

    ( kamera uzaklaşmaya başlar, dükkandan çıkar parktan yükselerek genel bir çekim yapar. bizimkilerin sesleri duyulur.)

    ayşe : tekme attı.. ilk tekmesini attıı...

    zeynep : bakıyım : ( elini koyar ) evettt çokk tatlı...

    babür : bende bakayım durun...

    (ekran kararı, yazılar akmaya başlar )

    https://www.youtube.com/watch?v=asVR2mc8mNY

    son

    dizi için anket ;

    http://strawpoll.me/4767434

    pazar akşamlarımızı eğlenceli kılan '' mutlu ol yeter '' ekibi ve oyuncularına saygı, sevgilerimle...
    7 ...
bu entry yorumlara kapalı.
© 2025 uludağ sözlük