Uludağ sözlük yazarları da müthiş entryler yazmış ya tebrik ederim (!) sürekli tecrit etme olayı içerisindesiniz. Bir de olaya sürekli cinsel anlamda yaklaşımları gerçekten çok değerli(!) işin bir de duygusal boyutu var anlamak isterseniz.
Şu hayatta çok ince çizgiler var. Eğilim ve tercih gibi mesela. Gözlemlediğim kadarıyla tercih edip ben lezbiyen ya da gay olacağım diyen çok kişi yok. Yok mu? Var. Model alma yolu ile de edinenler var bu meseli. Mesel demem bile hata aslında. Yıllar önce Bu durum dsm-4'te 'cinsel eğilim' olarak tabir ediliyordu, yani bir rahatsızlık olarak. Sonra dsm-4 kendi icerisinde, bir rahatsızlık olarak adlardırmaktan vazgeçti ve sonuç olarak artık dsm-4'te yer almıyor. Yani bir hastalık değil. Ben tam olarak karar veremiyorum. Tercih meselesi demek çok basit kalıyor. Sanki sonradan kendi seçimiymiş gibi. Duygusal boyutuna gelecek olursak, Adamın/kadının karşı cinse karşı hiçbir şekilde bir meyli yok... Olmuyor mesela... sanki bir hissinizin, duygunuzun hiç var olmadığını düşünün. işitme duyunuzun olmaması gibi, karşı cinse karşı bir istek yok. Ama farklı şekilde hemcinse karşı istemsiz bir şekilde yaklaşma durumu söz konusu. Yaradılışında yok, verilmemiş. Herkese verilen şey ona verilmemiş. Tanrı vermemiş, bir de üstüne yasak getirmiş. Üstüne bir de hor görülmüş, ezilmiş, soyutlanmışlar, baskı altında duygularını bastırmışlar, yarım bir hayat yaşamışlar. Ben her zaman ezilen, hor görülen tarafın yanındayım kim ne derse desin, din ne derse desin... Her şeyden önce insan olmaktır mühim olan.
Edit: imla.
