hayatında en çok sevdiği şey futbol olan insanların, refleks haline dönüşmüş, kimi zaman nedenini dahi sorgulanmaz hal almış, tavır, düşünce ve hareketlerinin tümü.
şöyle biraz inceliyelim. ama önce, futbol'u hiç sevmediğimi ama sevene de sonsuz saygı duyduğumu belirtmek durumundayım. futbol bana hiç hitap etmeyen, edemeyen bir spordur dolayısı ile benim gözlemlediklerim fotbol severleri kırmak niyetiyle değil, gülüp eğlenmek için yazılmıştır. dolayısı ile futbola karşı bi nefretim söz konusu değildir.
şimdi soru cevap modunda devam edelim;
futbol maçına gitmenin nesi zevkli?
- abi ne diyorsun, deşarj ya! bütün gün iş güç insan strese giriyo bunalıyo, maça gidince rahatlıyorum...
gerçekten mi?
- evet abi...
emin misin?
- abi bak futboldan anlamıyorsun tamam da ne yapmaya çalışıyorsun sen?
şunu sorucam, gittin maça, avaz avaz tepiniyorsunuz, tezahuratlar, bağrış çağırış, coşku, galean... bu noktada deşarj başlıyor di mi?
- tabii abi...
peki gol yediğinizde, maçı kaybettiğinizde, oyuncularınızdan biri kırmızı kart gördüğünde de deşarj oluyor musunuz?
- biz yenilmeyiz, en büyük biziz, löö lö löööö lö lö lööööööööö
yenildiğinizi var sayalım
- abi ben deliriyorum öyle olunca, bi keresinde çıkışta otomobüslerinin camlarını kırdık...
bu deşarj mı?
- ...
yenildiğiniz zaman bir sonraki maça kadar stresli oluyor musunuz?
- abi ben bizim takım yenilince fıttırırım, o hafta kendime gelemem. o hafta benden uzak durmanız lazım. patronumu haşladım kaç kere. neyse alıştılar bana artık. bizim takım maç kaybedince rahat bırakıyorlar beni, gerçi yine de benim içim içimi yiyor. rakip takımdan birilerini boğasım geliyo resmen...
yani maça gitmenin getirdiği 90dk'lık %50 ihtimalli deşarj maçtan yenik ayrılınması durumunda aynı zamanda takımın bir sonraki maçına kadar korkunç bir asabiyet, stres, sinir ve anxiety yaratabiliyor. dolayısı ile deşarj dediğiniz şey esasında fazlası ile stresi çoktan size yüklüyor değil mi?
- evet ama...
ve siz takımın içinde gerçekleşecek olaylar, transferler, başkanlar, entrikalar, ipne hakemler, sizi her daim geren şeyler değil mi?
- evet ama?..
ve siz cebinizdeki son parayı bu adamların maçına gitmek için verebilirken, bu adamlar senin oto yıkamacıda dahi yıkayamayacağın otomobilleri laf olsun diye alır, duvarlarına astığın resimlerdeki hatunlarla gezer tozar
- esasında evet ama...
ve sen bir futbolcu adını zikrederek ona canım feda şeklinde ömrünü geçirirken o adamın senden haberi dahi olmadığını varlığının yokluğunun pek bir şey değiştirmeyeceğini, onun için ölsende kalsanda onun hayatında bi fark yaratmayacağını bilirsin di mi?
- ya ne alakası v...
ve yine sen 22 tane adamın sahnede bir top'u bir yere atıp atamayışına sinirlenip, sokakta yüzünün gözünün dağılmasını göze aralarak kavgalara girip, kaza kurşununa, bıçaklanmaya kurban gidip zorla geçindirdiğin aileni yüz üstü bırakabilecekken, onun senin adını dahi bilmiyor olmasından rahatsız olmazsın öyle mi?
- abi ama futbol şimd...
sen şimdi delikanlı bi adamsın değil mi?
- ne diyorsun sen şşşşşşşüşşşşş?!
hiç eşcinsel arkadaşın var mı?
- abi ne diyorsun sen asabımı bozma ne işim olur benim toplarla?
peki delikanlı adam içinde top olan oyunu sever mi?
- ya abi ne alakası var
delikanlı adam "top yuvarlaktır" lafını eder mi?
- abi şimdi saçmalamaya başladın... hiç alakası yok.
22 tane erkeğin devamlı suretle bi topa vurması, tutması, kafa atması, üzerine basması hoşuna mı gidiyor?
- futbol mu yani? aklımı karıştırma abi?
sen bi eşcinselle yatmak ister miydin?
- abi hayır !!! nedir bu ? ne diyorsun sen?
izlemekten mi hoşlanıyorsun?
- ??? maçı mı?
peki sizin başkan kim şu an?
- ceki çan...
sizin başkan mı?
- evet bizim başkan...
nereden sizin başkan oluyor, siz kimsiniz?
- işte bizim takımın taraftarları
sizin takıma nuomu'yu mu aldınız
- evet aldık abi...
bu olayda senin fikrin alındı mı?
- ...?
peki nasıl oluyor da "biz aldık" diyebiliyorsun?
-...?
sana sordular mı alırlarken? yoo... peki her şeyi geçtim... tuttuğun takım... neden onu tutuyorsun?
- kolumu kes, pembe mor akar abi... takımımın rengi...
diğer takımlardan ne farkı var senin takımının?
- bizim takım 1801'de kurulmuş...
yani?
- eski takım yani... hem atatürk'de bizim takımı tutuyor...
bunu bütün takımlar söylemiyor mu?
- diğer takımlar atıyo abi kıskanıyorlar...
peki başka?
- sonra bizim takımda tirkan oynuyor abi...
iyi de o diğer takımdan transfer olmadı mı?
- eee... evet...
yani bana 1 adet somut neden gösteremiyor musun tuttuğun takım adına...
- abi bu anlatılmaz yaşanır...
yani yaşamayan biri bilmez diyorsun...
- kesinlikle
ama anlatamadığın için de ben de yaşamıyorum ayrı tabii
- senin ruhunda yok abi ben sana diyim...
peki en büyük bilmemne başka büyük yok ne demek?
- nasıl ne demek?
bak şöyle anlatayım, 3 tane şişe alalım bak bu soldaki en büyük değil mi?
- evet
ben şimdi bu şişeden bahsederek "en büyük bu şişe başka büyük yok" dediğimde ne oluyor?
- onun en büyük olduğunu, yenilmez olduğunu vurguluyorsun abi...
iyi de zaten en büyük o... başka büyük yok ki?
- ben de onu diyorum yok işte abi...
peki bu sevgi istek tüm diğer takım tutan fanatikler için de aynıdır di mi? hepsi tuttuğu takım için canını verir, çok sever
- evet abi
peki o zaman tezahurat yapacağınız zaman en büyük biziz demek yerine niye karşı tarafa ibne, sikeriz sizi gibi tezahuratlar yapıyorsunuz?
- onları ezeceğimizi belirtmek için abi....
peki bir erkek bir ibne ile yatarsa ne olur ?
- ne olur?
erkek de ibne olur mu? yoksa sadece ibneyle yatmış bi erkek olarak mı kalır?
- hmm...
o zaman karşı tarafı neden devamlı sikeriz sokarız diye ezmeye çalışıyorsunuz?
- abi sen konuları çarpıtıyorsun...
peki son sorum, şampiyon oldunuz diyelim
- olcaz abi bu sene şampiyonuz
neden karşı takımdan adam dövmeye, başka takımın renkerindeki arabaları kırma, yağmalama gibi şeyler ile uğraşacağınıza bi yerde kutlama yapmıyorsunuz, ya da karşı takım şampiyon olduğunda neden adamları dövmeye gidiyorsunuz?
-...
sanıyorum bunun cevabını bilseydin, fanatik olmazdın di mi?
- galiba abi
