insan gibi yaşamamak ile insan gibi yaşamak arasındaki kıyastır.
evet, birçok insanla karşılaşır, farklı farklı tipleri tanırsınız. kimisi için bunlar bir artı. ama benim için değil. tertemi aile çocuklarının ot, hap müptelası olduğuna rastladıktan sonra "tecrübe ediniyor insan ya" yavşaklığını bir kenara bıraktım.
hadi bir kenara bıraktığımız bir mesele de bu olsun. iyi kötü arkadaş meselesi yani...
başta dediğim gibi, öğrencilik insanlık değil. istisnaları vardır ama, çoğunluk doğru dürüst yemek yiyemez. allah'a şükürler olsun maddi durumum iyiydi de en kötü dışarıdan söyleyebiliyor ya da dışarıya çıkabiliyordum. evde yemek yapmak, hele de işiniz gücünüz, uğraşlarınız varsa -kitap okumak gibi- tam bir zulüm. öğrenci evinde bulaşıklar yemekten yemeğe yıkandığından yarım saat o. alışveriş aylık yapılmadığından bir de alışveriş. yemesi, toplaması derken bir yemek 2 saate patlıyor ki kalan bulaşıklar, banyonun rezil hali de cabası.
bunların üstüne temizlik de ekleniyor. kıyafet temizliği. ben çok şükür, maddî olarak iyi durumda olduğumdan çamaşırcıya verip, kıyafetlerimiz ütülü, katlanmış, parfümlü alabiliyordum. birçok öğrenci için bu iş de kelimenin tam anlamıyla bir zulüm.
bakın daha ev temizliğini falan katmadım işin içine.
hasıl ı kelam, evinizde okuyun gençler. ha ben annem babamla yaşayamam, bira şişelerimi balkona dizip fotoğraf çekmeden duramam diyorsanız sefilliğinizle mutluluklar size. eşek hoşaftan ne anlar?