hevesi kursakta bırakan hayal kırıklıkları

entry31 galeri
    25.
  1. Çocuğuz o zamanlar ilkokula yeni başlamışız. Mahallede bir arkadaşım var. Türlü türlü salaklıklar yapıyoruz.

    O dönem televizyonlar amerikan aile filmleri yayınlayıp duruyor, çocukların limonata sattığı filmlerden. Biz de tabi izleyip gaza geliyoruz. Amerikan suburb lerinde, sarışın veletler polislere felan, 3-5 dolardan limonata satıyor. Tabi biz türk çocukları olarak daha zeki ve atak olduğumuz için uğraşsız bir iş arıyoruz, bisküvi satarız diyoruz.

    Alıyoruz marketten tüm harçlıkla abur cuburu. Tüm harçlık dediysem 2 tane petibör, biraz sakız, bir de çikolata almaya yetiyor tabi.

    Sermayeyi birden bire gömünce diyoruz bunları daha pahalıya satalım.

    Ne biçim hayaller kuruyoruz. O dönem vehbi koç'un, sabancı'nın bakkalda çalışıp sonradan zengin olduğu hikayeler çok yaygın. Dolayısıyla ilk hedef kendi yerimizi açmak.

    Bir çok çocuktan farklı olarak hemen vazgeçmiyoruz. 4 gün boyunca lokasyon değiştiriyoruz, fiyat kırıyoruz, tabela yapıyoruz ama yok.

    En son bisküvileri aldığımız bakkal amca gelip elimizde ne varsa 2 katı fiyata alıyor. Gururlu olduğumuz için ondan gidip alışveriş yapmıyoruz tekrar. Civarda market de yok.

    Dolayısıyla o parayla oyuncak alıyoruz. Onu da satar mıyız acaba derken, mahallenin solcu bi abisinden efsane bir laf geliyor.

    "Öyle ömür mü geçer olum? Buldunuz mu yiyin." diyor. "Harbi lan" diyoruz. oyuncaklar da ambalajdan çıkar çıkmaz mefta oluyor.

    O çocuk aklımla yaptığımız bir iş planı var. defter kağıdına yarım yamalak yazma bilgimizle "Dükkan açılacak" yazmışız. Hala çekmecemde durur. Şimdi kendi işimi kurma peşindeyim ama gerçekten satılmayan bisküvileri düşündükçe üzülüyorum.
    0 ...