Bu madde kısmen 3. maddeye benzemektedir, bu madde altında incelenecek kişiler de Allah’ın dininin kurtulmuş olduğundan habersiz olup, dini kurtaracağını zannedenlerden oluşur. Bu kişilerdeki esas kaygı dini sevdirmek, ibadetleri sevimli göstermektir. Bu popülist kaygı Allah’ın indirilmiş dininin, uydurulmuş hadislerle ve izahlarla karışmasına yol açmıştır. Bunlar arasında Ebu ismet Nuh gibi Kuran’ın her suresinin faziletleri hakkında hadis uyduranlar vardır. Peygamberimiz’i yüceltmek için Peygamber’in üstünlüklerine dair hadisler üretenler de mevcuttur. Bu uydurucuların kendilerini savunmak için şöyle söyledikleri aktarılır: “Biz Hz. Peygamber adına yalan uydurmadık, bilakis bunu Peygamber’in getirdiği dini güçlendirmek için yaptık.” [ibni Hacer, Fethul Bari]. Bu alıntıda gördüğümüz gibi bunlar, bu tarzda hadis uydurmayı yalan olarak bile görmemişler, hatta bu korkunç fiillerinde belki de sevap ummuşlardır: “Biz Peygamber lehinde yalan söylüyor ve şeriatını takviye ediyoruz” (ibnul Cevzi, K. Mevzuat). Görüldüğü gibi bu uydurucular Allah’ın Kuran’ını eksik görmekle, bir de üstüne hadis uydurmakla kalmamış, üstüne üstlük dindarlıkta şampiyonluğu da kimseye bırakmamışlardır.
Aşırı dindar tanınan bazı kimseler, bu özellikleriyle, en tehlikeli sınıflardan biri haline gelmişlerdir. Zira onlar halkın sevip güvendiği, sözlerine önem verip, hareketlerini örnek kabul ettiği kimselerdi. Onların hadis olarak tanıttıkları, daha rahat kabul görüyor ve itiraza uğramıyordu. Böylece islam, Kuran’ın ruhundan daha çok uzaklaştı ve oluşan yeni yapı tüm katkılarıyla katıksız islam sanıldı.