(yani allahın yolu vardır, fakat hakikat, marifet yolu ondan daha üstündür... hakikat marifet yolu dediği şeyhlerin öğrettiği vahdet-i vücud *anlayışına denilir. şeyhler peygamberden daha üstündür, onlar meleklere ihtiyaç duymadan doğrudan allah ile iletişime geçerler. ağızlarından çıkan her sözü allah söyler, bu düşünceye göre.
unuttum din diyanet kaldı benden
bu ne mezhepdürür dinden içeri
din ve diyanet anlayışını hafife alan ve kendi mistik düşüncesinin dinden daha üstün olduğunu savunmaktadır. burada doğrudan islam'ı küçümser.
dinin terk edenin küfürdür işi
bu ne küfürdür imandan içeri
yine burada dini terk etmenin küfür olduğunu söylüyorlar fakat bizim yaptığımız küfür imandan da üstündür demek istiyor. yunus emre aslında bu şiirini o dönem kendileri eleştiren ve din dışı söylemlerine kızan filozof ve din adamlarına karşı kendisi savunmak için söylemiştir.
yine ilme bakışını yansıtan başka bir şiirine bakalım:
yine vahdet-i vücud düşüncesini destekleyen başka bir şiiri:
ikilikten usandım
birlik hanına kandım
Derd-i şarabın içtim
dermanım yağma olsun
yine doğrudan filozof ve bilimadamlarına cephe aldığı, ilmi kötüleyip, sıradanlaştırarak, insanı yücelttiği başka bir şiiri:
ilim ilim bilmektir ilim kendin bilmektir
Sen kendini bilmezsin ya nice okumaktır
okumaktan mana ne kişi Hakkı bilmektir
çün okudun bilmezsin ha bir kuru emektir
okudum bildim deme çok taat kıldım deme
eri Hak bilmez isen abes yere yelmektir
dört kitabın manası bellidir bir elifte
sen elifi bilmezsin bu nice okumaktır
yiğirmi dokuz hece okusan uçtan uca
sen elif dersin hoca manası ne demektir
yunus emre der hoca gerekse bin var hacca
hepsinden iyisi bir gönüle girmektir.
insanın kendisini 'bilme'sinin yolu okumaktan geçmiyor mu, allah Kur'an'da sürekli okumaya, araştırmaya vurgu yapmıyor mu... Kur'an felsefesine tamamen düşünceleri 'masum' görünen şiirler yoluyla insanların zihinlerine kazıyorlar mistikler...
yine başka bir şiirinde Allah'a isyan dolu bir söylemi görmekteyiz:
ben mi düzdüm beni sen düzdün beni
pür ayıp nişe getirdin ey gani
gözüm açıp gördüğüm zindan içi
nefs ü heva pür dolu şeytan içi
yine başka bir şiirinde Allah'ı 'intikamcı' olarak nitelendirmektedir:
geçmedi mi intikamın öldürüp
çürüyüp gözüme toprak doldurup...
yine alimleri, medreseleri kötüleyen başka bir dizesi:
alimler ulemalar medresede buldusa
ben harabat içinde buldum ise ne oldu
işit Yunus'u işit yine deli oldu hoş
erenler ma'nisine daldım ise ne oldu...
(tek bir doğru dizesi var burda...kendisini 'deli' olarak nitelendirmesi... bak ona katılıyorum. *
o dönem dini bozan mistiklerle mücadele eden molla Kasım'a ithaf ettiği bir dizesi vardır:
Derviş Yunus bu sözü
Eğri büğrü söyleme
Seni sigaya çeker
Bir Molla Kasım gelir
cehennemi küçümsediği başka bir şiiri:
altında gayya vardır
içi nar ile pürdür
varuban ol gölgede
biraz yatasım gelir
od'a gölge dediğime *
Ta'n eylemen hocalar*
Hatırınız hoş olsun
Biraz yanasım gelir.
insanı tanrılaştırdığı başka bir şiiri:
yunus hak tecellisin senin yüzünde gördü
çare yok ayrılmaya çün sende göründü hak
bu şiirleri meb'in 100 temel eser olarak okutulmasını 'tavsiye' ettiği kitapların içinden aldım. ilkokul çocuklarına bu şiirleri okutup medeniyet düşmanı olmalarının yolunu açıyoruz maalesef.