"Allah ile kul arasına kimse giremez" ibaresinden kasıt,"hiçkimse benim ibadetime ve yaşayışıma karışamaz"ise doğrudur.ancak bir de şöyle bir durum var,Kur'anda sık sık emr-i bil ma'ruf ve nehy-i anil münker ibaresi geçmektedir.bunun anlamı "iyiliği emretmek,kötülükten sakındırmak" olarak tercüme edilebilir.yani baba-anne çocuklarından sorumludur mesela.bir babanın çocuğuna "haydi oğlum namaz kıl"diye uyarıda bulunması,bir arkadaş grubunda bir kişinin "arkadaşlar bu yaptığınız Allah'ın hükmüne aykırı"demesi gibi durumlar,Allah'In kulunda olmasını istediği şeylerdendir.
Hz.Peygamber s.a.v. :"bir yerde kötülük gördüğünüz zaman onu elinizle düzeltin,elinizle düzeltmeye gücünüz yetmiyorsa dilinizle düzeltin,dilinizle de düzeltmeye güç getiremiyorsanız,kalbinizle o kötülüğe buğz edin(yani o kötülükten nefret edin.)bu ise imanın en alt derecesidir" demekte.bu da islam'ı vicdanlara hapsedilen bir din olmaktan çıkarıp hayatın merkezine oturtuyor ve çevrede olup biten hususunda insanları doğru davranışı göstermeye yöneltiyor.
islam'ı basit bir vicdani olay ve salt ibadetler seviyesine indirgeyenlerin sık sık başvurdukları"dinde zorlama yoktur"ayetidir.halbuki bu ayetin devamı okunsa,bu ayetin müslüman olmayanların zorla müslüman yapılamayacağına dair bir uyarı olduğu kolaylıkla anlaşılabilecektir.yani hiçkimse zorla müslüman yapılamaz,ama müslüman olduğunu ifade eden birisi,kendi sorumluluğunu yerine getirmede tek yetkilidir,lakin çevresindeki insanların onu uyarması,hatta onu hata çemberinden çekip alması son derece isabetli bir tutumdur.göz göre göre ateşe yürüyen birini ya da uçurumun kenarında ayağı kaymak üzere olan bir kişiyi elinden tutup "kendine yazık etme"demekle eşanlamlıdır müslümanlık.
elbette her koyun kendi bacağından asılır,lakin o koyunun kokusu bütün şehri sarmaya başladığında o artık sadece koyunun meselesi değildir.