isveç, norveç, finlandiya, çek cumhuriyeti, bazı baltık ülkeleri, çin ve japonya. bu ülkeler dine en az önem veren ülkeler. çoğunluğu çin ve japonya hariç hristiyan, fakat herhangi bir dine inanan sayısı her yıl azalmakta. çin haricinde bu ülkelere baktığımızda gelir adaletsizliği, rüşvet, dolandırıcılık vb gibi birçok ahlaki etiğe dayanan eylemin bu ülkelerde yok denecek kadar az olduğunu görüyoruz. yine sosyal devlet olabilme deki en büyük etken olan insan hakları da bu ülkelerde önem verilen uygulamalardan biri.
gelelim bizim coğrafyaya. islam dinine inanan insanların yaşadıkları ülkelerde adalet yok, eşitlik yok, insan hakları yok. rüşvet, dolandırıcılık, adam kayırma, lüks yaşam, zengin ile yoksul arasındaki uçurum had safhada.
bir tarafta inanan, bu doğrultuda yaşamayı dayatan ve ahlaklı olduğunu belirten bir topluluk var.
diğer tarafta ise insanın kendisine değer veren, modern ve aynı zamanda ahlaklı da olabilen, inanan fakat her yıl inanmayanların sayısının arttığı bir topluluk.
bence ahlaklı olan onlar. biz işimize geldiği gibi davranıyoruz. matirüdi'nin dediği gibi; nasıl olsa ''o'' bizi affeder mantığıyla hareket ediyoruz. yatırımlarımız hep ölümden sonraki yaşam. hatta bu konuda o kadar kör olmuşuz ki öbür dünyanı dertlerini şimdiden düşünmeye başlamışız. ölümden sonraki yaşama o kadar kafayı takmışız ki nefes alışımızı, çevremizdekileri hissedemiyoruz.