ergo proxy

entry21 galeri video1
    11.
  1. "bana sevgili olan uykudur,bir taştan daha fazlası olan... bu kadar acı ve utanç doluyken içim, ne büyük şans kapanması kulaklarımın ve gözlerimin, bu yüzden fısıltıyla konuşun,huzurumu bozmayın benim." diye başlar... Romdou'da yaşayan bir birey (Roma'ya gönderme olduğunu düşünüyorum) sistemin ona dayattıklarını kabul edip hergün, dünden farklı olmayan bugünü yaşayıp, itaat etip adeta ''ideal bir vatandaş'' gibi yaşıyorken olaylar sadece hepimizin içinde bulunan bu insani soruyla başlıyor; ''kimim ben?''. Eminim her insan bir kere de olsa bunu düşünmüştür; ''kimim ben?'', ''yaşama amacım ne?'' ''Gerçek ne?'' sonra ardından aileden birileri; ''sus lan çarpılcan, bre gafil !''. Cidden çok sağlam anime valla bana bunlarla gelin. Ghost in the shell, Gantz, Stein's Gate ... Neyse azıcık animeden bahsedeyim; işte bu sorgulama, gerçek arayışı baş karakterlerimizi ordan oraya sürüklüyor ve hep bu gerçeği arama merakıyla adeta sabırsızlandırıyor onları, tıpkı bizim ''bir sonraki bölüm ne olacak, olay neymiş?'' diyerek son bölüme kadar kafamızda soru işaretleriyle izlememiz gibi. Sistem eleştirisinden tutun da, Tanrı eleştirisine kadar herşey mevcut. Hatta bazı bölümlerde Tanrı'ya acayip göndermeler yapılıyor, mantıksal olarak Tanrı'nın varlığını çökertmeye çalışıldığı hatta Tanrı'nın varolup sonra insanlığı bıraktığına dair konuşmalar bile var. Ta ki son bölüme kadar ... Daha çok Nietzsche' nin Tanrı anlayışına benziyor aslında. Zaten filozoflara ibretlik göndermeler yapılıyor o da ayrı olay. Robot'un adı bile Deleuze * Ama animenin işlenişi diğer post-apokaliptik tarzlar gibi distopik, karanlığın kasvetinde boğabilir insanı. Kısacası izlenmez yaşanır; öyle seyredeyim de bitsin tarzı birşey değil. Yoksa 1 yıl sonra insanın kafasında hiçbirşey kalmaz. Çünkü Ergo Proxy adeta ders veriyor, eminim her aklı başında insan da bunlardan ders çıkarıp bir şeyler kazanabilir. Neyse ''Cogito ergo sum'' diyeyim de bitireyim bari.
    7 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük