Bu başlığa en son 338 gün önce entry girilmiş ve ben bu saatte bu başlığı hortlatmak zorundayım sevgili sözlük.
Nasıl olsa kim olduğumu kimse bilmiyor diye içimi rahatça dökebileceğimi düşündüm. son çare olarak geldim de denebilir. Aslında bu konuyu kız arkadaşımla dertlesecektim ama onun daha bebek olan yeğeniyle ilgilenmesi gerekiyordu ve bu nedenle çok geç yazıyordu. Saatlerce bekledim onu belki konuşabiliriz diye ama olmadı işte. o yüzden "baba" konusuna girmek istemedim. Kızdım ona çok kızdım. Ama biliyorum onunda sucu yok ne bilsin bu durumda olduğumu. neyse.
Bugün çalışırken öğleden sonra saat 3 civarında bir reklamdan kulağıma " babalar gününe özel...." cümlesi ilişti. O andan itibaren aklıma takıldı ve hala düşünmekteyim (bkz: babanın erken yaşta kaybedilmesi) . çok yorgun ve uykusuzum ama uyuyamıyorum.
Daha 14 yaşındaydım. Hani o yaşlarda içimizde hep bi büyüme merakı olurya bende Aynanın karşısına geçip yeni yeni tellenmeye başlayan bıyıklarıma bakarak "büyüdüm ben bee" diyip kasılırdım. o zamanlar yatılı okula gidiyordum ve 2 haftada 1 kez hafta sonu izni için eve geliyordum. annemle babam ayrıydı ve ben bagzen annemin yanına bazı hafta sonlarıda babamın yanına giderdim. Yine bi hafta sonu annemin yanına geldim. Cumartesi günüydü, ben arkadaşlarımla buluşup erkenden internet cafeye gittim ve oyun oynamaya başladık. 1 yada 2 saat sonra telefonum çaldı. Arayan ağabeyimdi. "Halamların evine gelsene bi acil" dedi. Sesi çok kötü geliyordu. O anda abime bişey oldu sandım. Cok korkmuştum. internet cafeden hemen çıktım ve yaklaşık 2 km lik yolu koşarak gittim. Koşarken bir yandanda "allah'ım inşallah abime bişey olmamıştır" diye dua ediyordum. Halamların mahallesine geldim. Kapıda arabalar vardı. Apartmana dogru ilerlerken apartmanın önünde duran insanların içinde birisi, tanımadığım yaşlı bi amcaya parmağıyla beni işaret ederek bişeyler söyledi, tam binaya girecekken o yaşlı amca önüme geldi ve "başın sağolsun" dedi ve sarıldı. Ben daha çok korkmaya basladım ve koşarak apartmanın merdivenlerini tırmanmaya başladım. Dairenin kapısına geldiğimde kapının önü ayakkabı ile doluydu kapı açıktı ve içerden ağlama sesleri geliyordu. hemen içeri daldım. Bi odanın girişinde abimi ve birkaç tane kuzenimi aglarken gördüm. Onların yanına doğru ilerlerken hemen bitişiğindeki odanın önünden amcam beni kolumdan tuttu ve odaya soktu. Bana sarıldı ve " baban öldü yavrum" diyip ağlamaya başladı. Bedenim karıncalanıyordu ve kafamın içinde tarifsiz bir sıcaklık oluştu. Bacaklarımın dermanı kesilmişti ve soluğum kesilmişti. Sonra bayıldım sanırım. Gözümü açtım amcam hala bana sarılıyordu. Yere bırakmamış beni. Tam arkamdaki yatakta babam yatıyordu ama artık nefes almıyordu. Amcamın elinden kurtuldum ve kendimi yatağın yanına doğru dizlerimin üzerine bıraktım. Babama bakarak ağlıyordum ama öyle bağırarak ağlamak değil. Ağzım kapalı, gözlerimden yaş ölesiye akıyordu. Burnumu surekli çekiyordum ama ağzımı nefes almak için dahi açmıyordum. Öylece gözlerine odaklandım ve uzun uzun baktım belki olmemiştir diye. Ama o gözlerini açmadı. Amcam beni tekrar tuttu ve abimlerin yanına götürdü.abim bana baktı ve sımsıkı sarıldı ve ben artık daha çok ağlıyordum. Sonra babamı köydeki eve götürdük ve salona yatırdık. Duvarın dibi oturdum, kafamı dizlerimin üzerine koydum ve öylece babamın cansız bedenine bakıyordum. Ağmamıyordum ama dudağım hep büküktü düzeltemiyordum ve gözümden kendiliğinden yaş akıyordu. Saatlerce öyle baktımve tam bu saatlerde (gece 3 civarı) sanki babamın üzerindeki çarşaf nefes alırcasına yukarı aşşağı hareket ediyordu. Hemen kafamı dizlerinden kaldırdım ve yaklaştım. Uzun uzun yakından baktım ve gerçekten öyleydi. içimden babamın yüzüne dokunup "baba baba" diye seslenmek geliyordu ama beni oradan babamın yanından uzaklaştırırlar diye yapmıyordum. Sonunda dayanamadım ve hemen yanımda duran haşlama dönüp "babam nefes alıyor" dedim ve birden hıçkırarak ağlamaya başladım. Halam bana sarıldı ve beni başka bi odaya götürdü. Saat 4 ü geçiyordu sanırım ve ben halama "babamın yanına gidicem uyuyalım yok" dedim ve yine ağlamaya basladım. Halam daha sıkı sarılarak "olmaz, gözlerin kan çanağı olmuş bak. Hem o seni görüyor ve sen böyle yaparak onu üzüyorsun" dedi ağlamaklı bir sesle. Susmuştum ama hala dudağım bükük ve gözümden yaş akıyordu. Gözlerim ve başım aşırı ağrıyor, saç diplerim karıncalanıyordu. Sonra uyuyakalmışım. Saat 5 i geçerken yine uyandım ve babamın yanına gittim. Sabah oluyordu, dışarda en küçük amcamın gördum. Öylece ayakta durup birşeyler düşünüyordu. Bende çıktım ve yanına gittim. Tam o sırada babamın selası verildi. Ben tekrar ağlamaya başladım.
Neyse daha fazla anlatmak gelmiyor içimden sözlük. Biraz rahatladım sanırım.