Ne zaman kaybolduk bu zamanın telaşesinde bilinmiyor. Sonraya ertelenmiş hayallerimizin gecikmişliğinde biriken pişmanlıkların sorumlusu kim, hala bilinemedi. Korkularımıza sığdırdıklarımız, hiç bir cesaret eyleminde boy gösteremezken, yapılmamışlıkların ve yaşanmamışlıkların hüznünü taşımak ne içindi? Ölenlerin ardından dökülen göz yaşları, geçen zamanın hoyratlığına savurduğumuz ve korkularımızla savunduğumuz tüm umut edişler için miydi? Ölüm denmekte hayallerin bittiği yere.