insanın ilk zamanlarda bir şeylere tapmasını herkes bilir. Ateşe suya ağaca taşa toprağa vs vs. Buradan inancın insanları dizginde tutmakla alakası olmadığını anlıyoruz. Azıcık Nietzsche okuyan bilir ki: inanç insanın fıtratındandır. Bizde inanıyoruz. Herhangi bir karşılık beklemeden. Bizde inanıyoruz herhangi bir dizginde olduğumuzu düşünmeden. Bizde inanıyoruz Allah'ın adını yaymak, bilmeyen duymayan herkese duydurabilmek için. Sizin gibi hakaret eden arkadaşlara bile sözüm şudur vesselam: Allah yar ve yardımcınız olsun hesap gününde...
Büdüt: Mesele mantıksa buyrun.
--spoiler--
Paley’in saat analojisi kanıtın özünü iyi ifade eder. Çölde yürürken yerde bir kaya parçası gördüğümü düşünelim. Kayayı doğal süreçlerin şekillendirdiği konusunda kendimi ikna edebilirim. Ancak yerde bir saat gördüğümde rasyonal olarak aynı şeyi saat için düşünemem. Bir saat, zamanı ölçmek için bütünüyle doğru olarak birlikte işleyen çarkların, dişlerin, millerin, yayların ve ayarların karmaşık düzeninden oluşur. Böylece, saati üreten akıllı bir tasarımcıya açıkça ulaşabiliriz. Paley, dünyanın üstün bir tasarımlayıcı tarafından tasarımlanan karmaşık bir mekanizma olduğunu ileri sürer. işte bu tasarımcı Tanrı’dır
--spoiler--
