türkiye'de bilim adamlığı amerikayı taklit etmekten geçer. bilirsiniz belki.
hoca efendi de böyle demiş. "ben ne dedim ki" diyor kameranın birine. gülgeç, çok da dürüst görünmeyen bir mizacı var. akp'nin çok becerikli bir şekilde "yabancı danışman" marifetiyle bulduğu ortalık karıştırıcılarından. türban dedi, paralı eğitim dedi, zınk zunk dedi. demeye de devam edecektir.
konuya gelirsek, türkiye'de paralı eğitimin hiçbir işe yaramayacağını düşünüyorum. ilk 500'de hangi üniversitemiz, nerede yer alıyor? insanların para vererek avukat olabildiği bilkent üniversitesi eğer başarılı bir üniversite ise, neden elle tutulur bir şeyler geliştiremiyor, sürekli kendimizi avuttuğumuz yarışmalarla uğraşıyor? onu bırakın, neden süper üniversitelerimizin, odtü'nün, boğaziçi'nin, bilkent'in bir teknoloji şirketi mevcut değil? neden patent şirketleri yok?
üniversitelere ekonomik olarak özgürlüğü vermek için özel girişimciliği öne çıkartmalarının önünü açmalı ve bilimsel geliştirmeleri şirketleşerek paraya dönüştürmelerini sağlayacak girişimlerde bulunmalıyız.
diğer taraftan eğitimdeki sorunlar, şu ana kadar gelmiş ve geçmekte olan siyasi beceriksizliklerle, başarıya yönelik olmayan - sadakat ve kayırma ile görevlendirilmiş başarısız eğitim elemanları yüzünden kaynaklanıyor.
üstelik amerika başarılı eğitimde takip edilecek belki de son ülke -- çünkü tek yaptığı dünyada, kendilerini kendi ülkelerinde kanıtlamış iyi bilim adamlarını abd'ye çekerek önlerine ihtiyaç duyduklarından da fazla para yığmak.
ne kadar az gelişmiş düşünceler ne kadar az gelişmiş beyinlerce ne kadar yüksek makamlardan seslendiriliyor görebiliyor musunuz?