bazen ben de yaşıyorum bunu. mesela daha dün...üzgündüm, ağladım.
hayır, küçümsemiyorum, yok saymıyorum ama öyle büyük imtihanlar var ki haline bakıp şükrediyorsun.
bir tane öğrencim var; bacaklarından engelli, tüm yıl tekerlekli sandalye ile geldi çocuk. sınıfa girdiğimde içim acırdı. biri var, küçük yaşta tecavüze uğramıştı. bir diğerinin hem annesi hem babası şizofreni hastası olduğundan ailesinden uzaklaştırılmıştı mahkeme kararıyla ve kızın psikolojisi içimi parçalardı. bir diğerinin hem annesi hem babası amaydı; çocuğun gözleri şükür sağlıklıydı ama ışık yoktu o gözlerin içinde, o gözlerin içi hiç gülmedi anlayacağınız. madde bağımlısı olan 12 öğrencim ise amatem'de tedavi görüyor ve kurtulamıyorlar, aklıma geldikçe parçalar sürükleniyor sol tarafımdan. bir diğeri yıllarca yetimhanede kalmış hem de anne babası sağ olduğu halde; kaç sefer babasına gidip yalvardım kızını yanına alsın diye, dükkanından kovulduğumu bilirim. daha lise 1'de okulu bırakıp sevdiğine kaçıp evlenen sonra hamile kaldığı esnada kan kanseri olduğunu öğrenen kız öğrencimi hastanede ziyaret ettiğimde hani o bir zamanlar dokunduğun çocuktan uzak durmak zorunda olmak...onun dışında ya annesi ya da babası vefat eden bir sürü öğrencim daha...
inanın, daha çok sayarım. gözümün önünde eriyip giden birçok çocuğu gördüm ve bazen elimin kolumun bağlı olduğunu...hiçbir şey yapamadığımı. ben ne zaman mutsuz olsam kendimden yaşça küçük çocukları düşünüyorum, sırf onların karşısında güçlü gözükmek için çok mücadele veriyorum, mecburum.
öyle büyük sorunlar var ki...ben ne zaman umutsuz, mutsuz olsam tevbe suresi 128. ayet aklıma geliyor. ve efendimiz ( s.a.v )'ı üzmemek için kendimi toparlıyorum. bizler aciz birer kuluz, belki güçlü değiliz yeterince ama imtihan dünyası, bunu aklımızdan çıkarmayalım.
" Andolsun, size içinizden, sizden öyle bir Peygamber gelmiştir ki bir sıkıntıya düşmeniz pek ağır gelir ona, pek düşkündür size, müminleri esirger, rahîmdir. " ( tevbe, 128 )