genel bir tanımlama çabası içerisinde olacak olursak;
--spoiler--
neredeyse her cemaatin, kendi değerler manzumesini aktarmak ve belirlediği yöntemi aşılamak için, memleketinden savrularak gurbete düşmüş yalnız vatan evlatlarını;
1)ucuz barınma imkanı
2)ortak manevi-kültürel bağlara göndermede bulunarak
bünyesine dahil etmek için açtığı orta halli evlerdir.
--spoiler--
türkiye'deki her cemaat oluşumu, benzer yapılanmalara sahip olduğu halde, gerek yapılanmanın niteliği gerekse de yapılanmanın yaygınlığı açısından diğer oluşumlara fark atarak başat bir konuma ulaşan (bkz: gülen cemaati), cemaat evi kavramını da adeta kendisi ile özdeşleştirmiştir. cemaat evi ifadesi telaffuz edildiği anda akla ilk gelen cemaat, gülen cemaatidir. ki bu evler, gülen cemaatinin kendi bekası açısından da son derece önem arz ettiğinden, söz konusu çatıların yaygın olmasına, koşullarının da öğrenciler açısından uygun olmasına büyük önem verilmektedir ki, bu sayede ulaştıkları kitlenin niceliği de bir hayli yüksek olmuştur.
türkiye'nin vasat öğrenci profiline dahil olduğumdan, ( bu profilin dışına taşacak derecede yüksek bir maddi zenginlik ya da sıradışı bir yaşamöyküsü benim açımdan söz konusu olmadığından) ben de söz konusu evlerde epey kaldım. sadece gülen cemaatinin evleri de değil; lise yıllarından itibaren yatılı okumak zorunda kalan erkengöçengillerfamilyasına da dahil olduğumdan, mevcut bütüm varyasyonları deneyimlemiş biri olarak bu konuda kaşarlandığımı da ifade etmek istiyorum.
evler genellikle birbirine yakın bla bla bla... şeklinde çok mühim bir araştırmanın neticesini açıklıyormuş aptallığına düşmeden şunu söyleyebilirim ki; güzel anılarımız oldu... her insan gibi arasıra hüzün limanında demlenmiş olsak da, ruhumuzu pek öyle kasvete sürekleyecek muhabbetler falan olmadı... hatta çoğu günümüz eğlenceli geçti de diyebilirim.
hiçbir fikrimiz olmadığı halde mutfağa girip de, elimizin altındaki malzemeleri o anki ruh haline göre karıştırarak elde ettiğimiz enteresan tatlara sahip spesiyallerimiz... sokağa terkedilmiş kedi ve köpekleri besleyerek oluşturduğumuz hayat dolu uğraşlarımız... herbiri herkese ait ucuz yollu parfümleri birbirine karıştırarak elde etmeye çalıştığımız yeni koku deneylerimiz... çamaşır makinesinin elbiseyi nasıl da başka bir mahlukata çevirdiğini gözlemlediğimiz şaşkınlık ve kızgınlık yüklü demlerimiz... her bir arkadaşın kendiliğinden ortaya çıkan garip lakapları üzerine yaptığımız ve kahkahalarımızın komşuları delirttiği ibresi patlak, keyif yüklü, mide kramplı muhabbetlerimiz... ah ulan o kız yine bana bakmadı şeklinde sesli bir şekilde iç geçirme hatasına düşen arkadaşlara toplu şekilde hücum edip en sonunda birisinin bir tarafı kırıldığında kendimize gelişlerimiz... gidecek yerleri olmayan genç aşıkları, polisiye kurgulara taş çıkartırcasına binbir plan ve desise ile evde saklayışlarımız... balkon ve yangın merdivenlerinde gizliden gizliye sigara içişlerimiz... daha neler neler...
güzeldi be...
biz ayrıldıktan sonra ayyuka çıkan siyasi çekişmelere meze olmaktan kurtulmak, daha da güzeldi...