Vatan gazetesine verdiği röportajda söyledikleriyle toplum olarak geldiğimiz noktayı çarpıcı bir şekilde ifade etmiş prof.
--spoiler--
"Rıhtımı da satarım, Topkapı Sarayı'nı da satarım. Ha, içimi rahatlatmak için bayrakların ebadını büyütürüm. Cibali Karakolu'na 6 metrelik bayrak asarım. Ama karakol satılmış! Suudi Arabistan'dan adamlar geliyor. "Buraya 80 katlı modern karakol yapacağım" diyor. "Al toprağı" diyor. Bu arada milleti ve kendi vicdanını rahatlatmak için bayraklar yakında 20 metreye çıkacak. Özal'ın mezarını da satacaklar."
-Olur mu canım!
"Tabii... Satılacak. Mezara varana kadar her şeyi satacaklar.
-Anıtkabir'e dokunamazlar herhalde?
Niye? Ne güzel, çok katlı turistik otel yapılır? Altı da kumarhane olur. Herkes yağma için sırada...
-Hocam çok abartmadınız mı? Sizce bu değerlere dokunulur mu?
"Her şey zamana bağlı. Hiçbir şey paldır küldür yapılmaz. Daha önce yapılacağını tasavvur etmediğimiz şeyler yapılmıyor mu? "istanbul'un silüetini bozmayız, o bizim medeniyetimizin göstergesidir" deniyordu, yüksek oteller yapılmadı mı? Sultanahmet'teki Four Seasons'ın içindeki ek bina neyin üzerine inşaa ediliyor? 2 bin yıllık tarihin üzerine! (...) O otel yapılacak da ne olacak? Dışarıdan gelecek olan zengin adamlara iki lisan bilen eskort kızlar eşlik edecek. Yerli ya da yabancı... Yukarıda restoran, aşağıda kumarhane olacak. En aşağıda da senin 2 bin yıllık tarihin! Yapan kim? Din, iman, tarih, vatan, millet diyen, en şoven biçimli milliyetçi kesim. işte bu kesim, bunlara göz yumuyor. Yağmada en başta kuyruğa girip sıra bekliyor.