Bir zamanlar ulu gezegeninde gezinirken, bir dünyanın profil fotografı çok dikkatimi çekmişti.
Nasıl çekmesin uludağ sözlük üyeleri
Profil fotografının içerisinde bir çocuk.
Bu çocuğun soluk mu soluk beyaz bir suratının ağlamaklı hali... yüzündeki turgor basıncı da bir hayli düşük olacak ki suratı gerçekten çok soluktu Bildiğin kireç tutmuş bir surat, burnundaki o beni yok mu o bile tutmuş kireç.. beni de ,benliği de kireç anlayacagın...
Yahu! Sadece suratı beyaza boyansa bir şey demezdim.
filli boya ile beyaza boyanmıştı her yer.. fırça darbelerinin beyaz düşünde.
Ne boyanmadır öyle ne boyanma ...baştan aşağı, aşağıdan yukarı dalgalı,
soldan sağa düz,
sağdan sola yatık deseni ihtişamın izi (!)
bu filli boyanın beyazı yok mu beyazı ,, soluk yüzlü bu çocuğun vücudundan da dışarı taşmıştı. akarsunun taşkınları gibi coşarcasına...
boyamış boyamış boyamış cocuğun yere uzandığı zemini de. Zeminde beyaz yalnız kalmasın diye bir renk daha ona eşlik ediyordu. Bu rengin ismi maviydi, çocuğun gözlerinden dökülen yaşın resmiydi.
Ah boyacı ah!
Bu boyama işi hangi boyacı tarafından yapılabilirdi ki, cevabı bulmak güç değil.
acemi bir boyacının fırçasının beyaz düşlerdeki maviliğinin yorgun yolculuğuydu bu..
bu çocuk Zeminle 180 derece yapacak şekilde uzanmış. Doğrusallığından ödün vermiyor. Kafası batıya bakıyor, geri kalan vücut uzuvlarını nereye gittiğini sorman yersiz olur.
Geometri dersini hatırla. ;
tamam geometri dersi zayıf olanlar için söylüyorum. Geri kalan Bu uzuvların doğuya yatık oldugunu bil yeter. (Pislik yapıp uzuvları farklı yönlere çekenler umurum dışıdır. Siz iflah olmazsınız.)
Şimdi efenim, beni asıl derinden etkileyen mevzuya geçiyorum.
solgun havayı zeminde soluyup duran solgun yüzlü çocuğunun gözlerinden süzülen damlaların zemini maviye boyadığı o anlar gözümün önünden hiçbir zaman gitmez.
gözyaşları olağan bir akışta yavaş yavaş ilerlemiyor ki...
Bu gözyaşları bardaktan boşanırcasına akıyor cocugun gözünden...
Çocugun o Ağlaması vardı ki.. o ağlaması
Gözlerinden Süzülen bu saf su damlacıkları bu çocugun ne kadar saf, masum ve temiz oldugunu göstermeye de yetiyordur aslında..
işte ben ağlamaklı bir çocuk görmeye asla dayanamayan ben,
Gözyaşları içerisinde boğulmaya terkedilen çocugu gören ben
Dayanamaz yüreği ağlamaklı kanar ben..
***
(sorar ilk sorusunu yazarımıza afroyavuruldu’ya)
buzcocuk: gözyaşlarında boğulmayla yüzleşen solgun yüzlü bu çocuk kimin yüzü..
afroyavuruldu: yalnızlığına terkedilmiş bir çocugun yüzü.
Buzcocuk: ona söyle ağlamasın!
Afroyavuruldu: neden ki?
Buzcocuk: yalnızlık hepimizin yüzüdür. sende, bende,,bizde,sizde,onlarda olan bir yüzdür. Sadece onda olan bir yüz değil.
Afroyavuruldu: bu söylediklerini ona ileteceğim.
Buzcocuk: memnun olurum.
***
işte profil fotografının bu hikayesi ile tanıdığım güzel insanın bugün doğum günüymüş.
Aslında biliniz ki, sizi sadece doğum gününüz olan bu özel ve anlamlı gününüzde hatırlamak istemeyiz. yaşamış olduğun günleri de , yaşıyor oldugun günü de ve daha nice nice yaşları eskiteceğin günler adına yaşayacak oldugun günleri de kutluyoruz
Doğum gününü kutlu olsun. Afroyavuruldu...
Doğum günü de hediyesiz olmaz ki diyor !!!
Tabii haklı..
Hediye de var hediye...
Arkadaşının Hediyesi can yücel’in güzel bir şiiri.
yakala...
Mutlu Yillar
Bu gun dunyayi istedigin bir renge boya
Rengârenk batan gunu al karşina
Bir renk de kendinden kat
Cocuklar gibi saf, temiz ve berrak
Kapat gozlerini bir hikâye yarat
Vazgecme hissedilir biraz da sicakligini kat
Kalbindeki elleri birakma sikica tut
Cunku varliktir sevgiye en guzel kanit
Yalnizligin saltanatini sur, sur ama
Birikmiş sevginden, herkese bir parca ver
Bir tebrik, bir arama bin umuttur insana
Mutlu yillar, mutlu yillar sana …
