hayatın aktığı yerdir ankara...
nefret ederek gelirsin bu şehre. "denizi yok lan bi kere" dersin. "havası soğuk insanları gibi..hem bozkır lan burası, yaşanır mı ki burda?"
zamanla alışmaya başlarsın.
ilk aylar, belki de ilk yıllar zor geçer. gitmek için gün sayarsın...
aitliğin en son olduğu yerdir ankara insana...sanki "ankara" harici her yerde yaşanırmış da, ankara insanı içine alıp yutarmış, yaşamana fırsat vermezmiş gibi.
günün birinde aşık olursun, kaybedersin. tekrar aşık olduğunu zannedersin. ama ilk aşk ankara'da yaşandı mı unutulmaz. elini tutmuşsundur ya heryerde...
sakarya'da defalarca içmişsindir karşılıklı. içini acıtır ssk'nın merdivenleri.
odtüye kimliğin olsa da kaçak girmişsindir ya, canın yanar her baktığında dikenli tellerine...
binmişsindir abuk sabuk otobüslerine ankara'nın el ele. ve gönlünüz de birdir. ve bilirsiniz ki bu soğuk şehirde içinizi ısıtan şeydir.
günün birinde çeker gider o adam. siz çeker gidersiniz onun hayatından.
keşkeleri içinde barındırandır ankara.
sevmeseniz de karanfilde oturup çay içmesi güzeldir. geleni geçeni izlemek hani...
falcıları vardır hani, her cafede kızılayda. fal dinlemesi eğlencelidir ya, belki ondan bahsediverir falcı size.
simit cafelerinde oturup tavla atması vardır bir de...
sabaha kadar içip de aoç'de tıkınması belki. hani kapatmadan yetişmeliyiz diye kasması.
soğuğu bile güzeldir ankara'nın..yerler ayna gibidir, size kendinizi gösterir, kendinizi bulursunuz ya belki de ondan...
özeldir ankara'da yaşaması...
ilk aşk, ilk sevgili, güzel dostluklar, sevilen arkadaşlar...
ankara'da yüzleşir insan kendisiyle...
sevmese de alışır zamanla...ve gün gelir ki sevdiğinizi, tutulduğunuzu fark edersiniz ankara'ya...
gidiş vakti yaklaştıkça gözleri dolar insanın.
ve geldiğiniz günün aksine, kalmaya dualar eder, ağıtlar yakarsınız bu kez..