türkiye için artık söylenmesi mümkün olmayan ve her duyduğumda aklıma şu hikayeyi getiren önermedir;
--spoiler--
vakti zamanında yaşlı bir adam varmış, bir yılan ile dostluk kurmuş. her allahın günü yılanın yuvasına gider, yılan ile muhabbet edermiş, yılan da buna karşılık her gün adama bir altın verirmiş.
günlerden bir gün adam hastalanmış yatağa düşmüş, eve erzak ve ilaç almak gerekmiş. yaşlı adam büyük oğlunu çağırmış ve oğluna yılanın yerini tarif ederek yılanı bulmasını ve onun oğlu olduğunu söyleyerek yılandan altın almasını söylemiş.
oğlan yılanın inine giderek yaşlı adamın oğlu olduğunu söylemiş ve altını almış. altını almış almasına lakin içine de kurt düşmüş. bu yılanın çıktığı yerde çok altın var diyerek ertesi gün yeniden oraya gitmiş. yılan yine ağzında bir altınla çıkmış karşısına. çocuk elindeki baltayı yılana doğru savurarak yılanı kuyruğundan yaralamış. bunun üzerine yılan da çocuğu sokmuş. çocuk oracıkta can vermiş.
aradan günler geçmiş, yaşlı adam iyileşmiş, olaylardan haberi olduğu halde yılanın yanına gitmiş.
"yılan kardeş, bizim oğlan bir densizlik etmiş ve cezasını da bulmuş. gel biz yeniden dost olalım" demiş.
bunun üzerine yılan;
"olmaz arkadaş olmaz... bende bu kuyruk acısı, sende bu evlat acısı varken biz artık dost olamayız, var sen git işine..."