12 Haziran 1828'de Anapa'nın Rusların eline geçmesi üzerine, kentteki çerkezlerin bir bölümü de Osmanlı'ya göç etmişti. Osmanlı'nın Karadeniz kıyılarına yerleşip, tarım ve ticaretle geçinirlerdi. Bu gruplar Çerkesya ile ticari vb. ilişkilerini de sürdürüyorlardı. Çerkesya'da yıllardan beri Rusları uğraştıran, inatçı, Rus egemenlik alanı içinde bağımsız bir ada oluşturan, Müslüman olan bir nüfus bulunuyordu. Ruslar çerkezleri dar bir dağlık alana sıkıştırmış, verimli tarım topraklarının hemen hemen tamamını ele geçirmiş ve yaşamsal önemdeki ekonomik kaynaklarını da yok etmiş bulunuyorlardı. çerkez topluluklarının Osmanlı ile özellikle kadın satışına dayanan önemli bir köle ticareti vardı. Rus Kafkasya Ordusu Komutanı çerkezlerin toplu olarak Osmanlı topraklarına gönderilmesini, boşalacak yerlere de Rus mujiklerin ve Kazakların yerleştirilmesini Çar'a önerdi. Öneri, 1861'de bir devlet politikası olarak Rus hükumetince benimsendi. Osmanlı Devleti de, Çerkez köle ticaretini yeniden serbest bıraktı. Çerkez sürgününde köle sahipliğinin de önemli bir payı vardır. 1862'de, Rus birlikleri harekete geçtiler, direnenleri öldürmeye, köyleri ateşe vermeye,boşaltılan yerlere Kazak stanitsaları (müstahkem köy) yerleştirmeye başladılar. Ruslar, Temmuz 1863'te çerkezleri ateşkes istemek zorunda bıraktılar. 25 Mart 1864'te Soçi, savaşsız Rusların eline geçti.