gençliğimizin tayyip erdoğanla çürüdüğü gerçeği

entry8 galeri
    1.
  1. mevzu bahis kişinin tam anlamıyla cortlamasının, özellikle 90'lı yıllarda doğmuş kuşağın ilk ergenlik yılları olan 2000'li yıllara denk gelmesiyle birlikte, çocukluğunda bu kadar sıkı, gri bir ülkede yetişmemiş bünyelerin gençlik yıllarında ağır etki yaratması ve geçliklerinin bu adamın evimizin, elimizin, cebimizin yoklayıcısı olmasıyla çürümesidir.

    en büyük ergenlik krizi sebebi bu adam olmuştur. kendi anamız babamızın kuralları ve öğretilerini almamız gerekirken, bu adam tüm türkiyeye tek bir kural ve öğreti anlayışı getirmeye çabalamıştır. bazı şeylerden kusmak istercesine soğutmuştur. hayatımızın bahar olacağı yıllarda, bir şeylerden korkmamız gerekmeyen nadir hayat dönemimizde bize korku aşılamaya çalışmış, toplumu bize karşı doldurmuştur. gençlik düşmanı, gençleri anlamayan, kısıtlayan, taciz eden bir salgın salmıştır ülkeye.

    en ayı, en dürtüsel muhafazakar insanın bile içerisinde azıcık varolan"topluma saygılı davranma"lıyım tutumunu yok etmelerini istemiş, "içinizde tutmayın aslanlarım dökün içinizi, saldırın" rahatlığını vermiştir onlara.

    toplum bir kesimin dürtülerini, isteklerini, düşüncelerini içine attığı, artık vakur bir halde olduğundan dile getirmediği; bir diğer kesimin ise dürtülerini çıldırmışçasına oraya buraya savurduğu, yolda gördüğü açıkkadına özgürce laf atarak taciz edebildiği, elinde satırla doğrayabildiği, sokak arasından dükkan önünden geçen kadının pantolonunun arkasına hipnoz olabildiği(gözü kaymak da değil), rahatça toplu tecavüz edip serbest kalabildiği, seri katil olabildiği, sınav soruları çalıp torpillerle önümüze geçip kadrolara yerleşebildiği, hayvan gibi paralar kazanıp evdeki çarşaflı karılarına çocuk baktırıp plazalarda metreslerle gönül eğlendirmesinin meşru hale geldiği, o evde kocasını bekleyen kadınların da kocalarından duyamadığı seni seviyorum lafını tayyip erdoğana meydanlarda haykırdığı yani kendisini rehin alan kişiye artık sempati duymaya başlayarak psikopatlığın doruklarına çıktıkları (bkz: stockholm sendromu), fakir veya orta halli adamların da aynı psikopatlık derecesinde (bkz: ısıttırırım yalarım tayyip erdoğan)ı dedikleri, din denilen kutsal olması gereken şeyin her cümlede kullanılıp her pisliğe alet edildiği, yeşilin kalmadığı, grinin çoğaldığı bir ülke haline geldik.

    gençliğimiz bunlarla çürüdü. başka bir ülkede başka koşullarda yaşasaydık eminim böylesine pasif agresif, antisosyal, anksiyete bozukluğuna sahip bireyler olup çıkmazdık. bu adamın ve bu adamların varlığıyla yetişmiş olmak hepimizde farklı tesir ediyor.

    ben halen beni rehin almış kişiye sempati duymaya başlamış değilim. aksine, ilk gün hakkında ne kadar olumsuz hissediyorsam hala o kadar ve daha fazla olumsuz şeyler hissediyorum. çoğunlukta işe yarayan şey bende işe niye yaramadı onu da merak ediyorum. mutlu rehineler de gerçekten mutlu mu onu da sorgulamak lazım tabi.
    6 ...