bir türlü sınavdan kaldığınızı, arabayı kaçırdığınızı, piyangoyu iki rakamla kaybettiğinizi kabullenemezsiniz.
ver-ha-ver sayıklarsınız; o benimdi, nasıl olmaz, nasıl yetişemem, nasıl kaçırırım! diye. hatta o kadar sayıklarsınız ki inanmaya başlarsınız. onun sizin olduğuna, yetiştiğinize, kaçırmadığınıza.
işte gerçeklikten kopuş denen şey de burada hasıl olur: "gerçek" gerçeklerin yerine, "kendi" gerçeklerinizi koyarsınız. kendiniz de histeri bulutu içinde kaybolmuş bir gariban olduğunuzdan bambaşka bir alemde, akıl hastalığının sınırlarında dolaşmaya başlarsınız.