dini inanışları konusunda son derece katı olan ve bu inanışlarının eğitimini de aldıklarından gayri, konuya olan ilgi/istekleri ve konu hakkındaki bilgi/donanımlarının birleşimiyle kendilerinden son derece emin bir görüntü çizen; en azılı ateistle başbaşa 5 dakika geçirirse onu zekeriya beyaz'a çevirebileceğini düşünen din kültürü ve ahlak bilgisi hocalarının, aslında inandıkları ve eğitimini gördükleri konuya o kadar da hakim olmadıklarını onlara gösterebilecek ve akabinde bu kişisel keşfin de etkisiyle onların sinir katsayılarını yükseltebilecek suallerdir... ben şahsen bu din işine biraz takmamdan dolayı, lisede zaten boş geçen bu derslerde böyle tip tip sorular bulup bulup değerli hocamıza yöneltirdim. amacım, 'onun bana vereceği veya veremeyeceği cevaplar neticesinde ikimizden birinin konuya bakış açısını değiştirmek' temelini baz almakla beraber, aslen kıllıktı.. sakin bir yaradılışa sahip hocamız genelde tıkandığı noktalarda ''allah bilir..'' demeyi seçiyordu. ancak bir seferinde verdiği tepki çok enterasandı paylaşmadan geçemeyeceğim. sorum şu şekildi: ''kişilik bölünmesi yaşayan bir insan düşünün.. bu insan, elim psikolojik rahatsızlığının etkisiyle iki farklı karakter şeklinde yaşamak ve dolayısıyla hareket etmekte.. bu karakterlerden biri dinin bütün gereklerini yerine getirerek yaşayıp cennet'e girmeye hak kazanır, diğeri ise yapma denilen herşeyi bir bir yapıp cehennem'i boylamayı hak eder ise, bu kişinin ölümü sonucunda varılacak karar ve kişinin gönderileceği alem neresi olur?..'' du.. hocam, bu soruma son derece sakin bir sesle ve gülerek ''evladım bunu git psikoloji hocana sor.'' cevabını vermişti.. bu, sizin de takdir edeceğinizi umduğum gibi, son derece manasız olan cevaba ama hocam diye başlayamamıştım ki ''çık ulan sınıfımdan eşşek herif..'' diye bağırdı ve bir daha da beni derse almadı. sonradan duyduğuma göre o sene sonunda kafayı kazıtıp tibet'e yerleşmiş ve budist olmuş..*