slaven bilic

entry1557 galeri video7
    1309.
  1. Futbolla ilgili çok sevdiğim bir söz vardır. " büyük takımlar aldıkları şampiyonluklarla, küçük takımlar yendikleri büyük takımlarla övünür " diye. her daim doğru olmasa da, genel itibariyle doğruluk payı olan bir sözdür. bizim taraftarın derbi alma merakı da buradan geliyor. derbi alamadıysan başarısızsın, çünkü adam kendi takımını diğer takım karşısında ezik görüyor. yenmeliyiz ki, övünebilsin. yoksa iyi futbol falan filan hikaye.

    bu takım daha 7 sene önce liverpool'dan 8 tane gol yedi. metalist kharkiv gibi 15.sınıf takımdan 4 yiyip geldi. en büyük başarısı ( sergen dönemlerini saymıyorum ) marsilya'yı yenebilmekti. ligde üçüncülüğe oynuyordu. uefa kupasında gruplardan çıkmasına dahi " mucize " gözüyle bakılıyordu. şampiyonlar ligine falan gittiysek hele " fark yemesek yeter " modundaydı herkes. yalan diyen gelsin.

    son birkaç senede her şey değişti. takımın çehresi değişti bir kere. takım ligin en iyi futbol oynayan takımı olarak anılmaya başlandı. gazeteler, televizyonlar sürekli beşiktaş'ın mükemmel, baskı yapan, presli oyununu övüyor ve bilic'in ne kadar muhteşem bir taktisyen olduğundan bahsediyordu.

    takımın karşısına ilk arsenal çıktı. herkes beşiktaş fark yer sandı, çünkü beşiktaş'ı eski beşiktaş sandı. şanssız bir golle elendik.

    daha sonra totthenham'ın de içinde bulunduğu epey zor bir gruba düştük. totthenham( bu yıl ligi 5.bitirdi) ingiltere'nin köklü ve genelde ilk 5'e oynayan takımlarından biriydi. beşiktaş tabi ki fark yiyecekti.

    öyle olmadı. iki maçta hiç yenilgi almadık. insanlar beşiktaş'ın avrupa kupasını kaldırma ihtimalinden bahsetmeye başladı. sergilenen muhteşem futbol herkesi büyülüyordu. totthenham'ın taraftar forumlarında insanlar beşiktaş'ın ne kadar iyi bir takım olduğundan bahsedip duruyordu.

    kurayı çektik. liverpool( ligi 6. bitirdi ) geldi. birçok kişi yiyeceğimiz farktan bahsetmeye başladı. bilic ise kararlıydı, her zamanki gibi. " buraya yalnızca umut değil, ciddi bir şansta getirdik " dedi.

    liverpool gibi büyük bir kulübü, bir maçta yenerseniz şanstır. iki maç oynayıp totalde kazanırsanız onun adı şans olmaz. hak etmiş, onlardan daha iyi olmuş olursunuz.

    aynı anda ligde de müthiş bir gidiş devam ediyordu. herkes bilic'i övüyordu. ne olduysa oldu, club brugge'a elendik.

    üzüldük fakat, bilic'in kredisi sonsuzdu. liverpool'a karşı " intikamımızı " almış, kimseye bizi güldürmemişti.

    bir beşiktaşlı'da gelsin desin ki, liverpool maçı başladığında ayağım titremedi. diyemez. hepimiz tarihin tekerrür edeceğinden korkuyorduk. bilic ise bizi böyle önemli bir maçta utandırmadı. gururlandırdı.

    sonra ligdeki müthiş hızımız kesildi. birkaç maç kaybettik. bilic'inde hataları oldu. 3.olduk.

    bilic kulübe küstürüldü.

    türk futbolunun problemi, hatta bırakın türk futbolunu, türk insanının genel problemi nankörlüğüdür. keşke bilic ile sözleşme yenilenseydi. takımın her sene daha iyiye gittiği çok açıktı. seneye, stadımızla birlikte eleyemeyeceğimiz kaç tane takım olabilirdi avrupada ? Real madrid, barcelona gibi birkaç ekstrem örnek dışında, eleyemeyeceğimiz takım yoktu.

    bunun yerine bilic'i göndermeyi tercih ettik. çünkü ergen ruhlu taraftarımız ve sözde beşiktaşlı futbol yorumcularımız bilic'e sallıyor da sallıyordu.

    sallayan adamlardan birine kulübü teslim etsen takımı ligde tutamaz. ama bilic başarısızdı (!)

    lig tv'ye verdiği son röportajda gözleri dolan bilic'e ne kadar teşekkür etsek azdır. ve çok eminim ki bundan 5-6 yıl sonra herkes bilic de bilic diye ağlamaya başlayacak. o adam ise buraya geri dönmeyecektir. belki birkaç sene içinde büyük bir maç oynarsak avrupa'da, onu da tribünlerde beşiktaş'ı desteklerken görebiliriz diye umuyorum.

    yolu açık olsun, başına geçtiği kulübün her zaman türkiye'de de destekçileri olacaktır. toplasanız iki sene kaldı fakat, hiçbir beşiktaşlının unutamayacağı bir figüre dönüştü.

    " hiç kimse bizden umudumuzu söküp alamaz"
    8 ...