Gazeteciliğin etiğinde gerçekleri ortaya çıkarmak vardır. Bazı devlettan çok devletçi aktroller de bunu dünyaya şikayet olarak görebilirler. Bu iki şeyi ortaya koyar: bunu savunanlar iŞiD'i, bu örgüte verilen yardımları 'ne de olsa devletimiz yapmış, bir bildiği vardır' diye haklı görürler; ikincisi, kendilerini devletin tek makul ve de makbul vatandaşı görürler. Ben istemiyorum, bütün gücümle de karşı çıkıyorum, gerek sosyal medyayı kullanarak, gerek insanlara anlatarak, gerek blog'da yazarak, devletin bu pis işlere bulaştığını, asgari ücretliye gelince olmayan paranın, cihatçılara gittiğini.
Şimdi bu kendini dünyadaki tek haklı, doğru olarak gören ve islamcı kardeşlerine gofret göndermenin hiçbir sakıncası olmadığını düşünen yaratıklar Vietnam savaşı sırasında Amerikan medyasına bir göz atsınlar bakalım. Amerkan medyasının bir kısmının olayı kör ve gerizekalıca bir milliyetçilikten uzak, tarafsız yansıtma kararlılığı olmasa Vietnam savaşı zor biterdi. Amerika varını yoğunu döker, gerekirse atomu döşer dize getirirdi Vietnamı.
Şimdi dünyayı Türkiye'den ibaret ve geri kalan herkesi düşman gören (müslüman kardeşlerimizin yeri ayrı) bu darkafayı ne yapsanız açamazsınız. Nereye gitse bir pislik, nereye baksa bir hinlik düşünen bu kafadır işte bizim en büyük sorunumuz. Onun suçu değildir zira bu kafa Türkiye'deki hemen herkese default olarak verilir, ama bu kafada diretmesi onun suçudur. Bu köylü kurnazlarını, sosyopatları, ve adalet denilen mefhum kendilerine yaramadığında yok sayan bu pislikleri dışlamak lazım toplumdan. Çevrenizde böyleleri varsa bir iki tebliğ edin, düşüncelerini yanlış olduğunu anlatmaya çalışın, olmadı arayıp sormayın, dışlayın gitsin.