son zamanlarda aklıma ara ara girip benim içimi parçalayan düşüncenin ana konusu.
bir düşünsenize, dünyaya geliyorsunuz ve doğuştan hem sağır hem kör oluyorsunuz. büyüyorsunuz biraz işte kendinizi bildiğiniz yaşa erişiyorsunuz. ama ne ses var ne görüntü. nasıl bir varlık, nasıl bir canlı olduğunu bilmiyorsun. etrafının nasıl bir şey olduğunu, neyin içinde olduğunu bilmiyorsun. sadece koku ve hissiyat alabiliyorsun ve acı tarafı da koku ve hissiyatın ne olduğunu da bilmiyorsun. nerede olduğunu neyin içinde olduğunu bilmiyorsun. ve bunu sana anlatabilecek hiç kimse de yok. bunu ömrün boyunca da anlayamayacaksın. nerede yaşadığından habersiz koca bir ömür!
insanı insan yapan en temel duyular bunlar bence: görme ve duyma. bu duyular olmadan bilinçli bir varlık bile olamaz ki insan? neyin bilinci? daha kendinin nasıl bir şey olduğunu bile bilmiyorsun. yaşamak ne demek bilmiyorsun. hiç bir kavram yok. hayatın boyunca hiç bir şey öğrenmiyorsun. dokunduğun şeyleri kafanda canlandıramıyorsun bile. ki hayatında hiç bir şey görmemişken köşeli ya da yuvarlak bir nesneyi kafanda nasıl oluşturabileceksin?
düşündükçe çıkmaza giriyor insan. kendinizi bir o şekilde hayal edin bakalım. 3 saniyeden daha fazla sürebilecek mi. hemen kalbinizle ciğerlerinizin ortasına bir yerlerde bir baskı, bir hüzün hissi sizi duyacaksınız. yaşayamayan bilemez, yaşayan da yaşadığını bilmiyor zaten.