bana bunu söylediklerinde verdiğim cevap küfür oldu.
ama bugün başıma geldi, resmen askerliğimi özledim,
keşke askerde olsaydım bile diyebilirdim belki bilmiyorum.
çok güzel bir askerlik yaptığımdan değil bu,
tam tersine zor bir askerliğim oldu görece.
şırnak beytüşşebap'ta jandarma komando olarak yaptım askerliğimi.
uzun uzun askerlik anısı anlatacak değilim, bahsetmek istediğim pek özlenecek bir askerlik değildi.
asteğmen olarak saatler süren operasyonlar ve intikaller, pusular ve çatışmalar arasında uzman çavuşum küfür ede ede intikale gittiğimiz bir gün, ''gün gelecek askerliği özleyeceksin'' dedi.
alaycı bir bakış attım, küfür ettim, bu özlenir mi?
en büyük mutluluğun bir duş olduğu, ayağındaki botu çıkarabilmenin bir mutluluk vesilesi olduğu,
ölüm veya yaralanma ihtimali ile yaşadığın her an, özlenir mi?
özlenirmiş.
asıl askerlik askerden sonra başlıyor derlerdi, anlamazdım, öyleymiş.
gelip işe girdim askerden sonra.
çalıştım, çalıştım.
aradan üç sene geçti, hala çalışıyorum.
sözüm ona saygın bir mesleğim var,
bankacıyım.
1850 lira aylık net kazancım var.
annem ve kardeşimle yaşıyorum.
650 lira kira veriyorum.
üniversite okuyan kardeşime aylık 200 lira veriyorum.
evin bütün faturaları yaklaşık 500 lira tutuyor. (doğalgaz, elektrik, su, telefonlar, aidat vs)
işe gidip gelirken yol param 155 lira
evin mutfak parası 500
günlük anneme bıraktığım harçlık 10-20
eksiye geçtik. o yüzden hafta sonları taksiye çıkıyorum.
bunlardan gocunduğum için değil ama bugun bunlardan bunaldığım için yazıyorum.
içkim sigaram yok.
kendime ayırdığım tek bir an yok.
en büyük lüksüm yatağıma uzanıp kah gülerek kah hüzünlenerek sözlüğü okumak
insanın arkadaşları da azalıyor para azalınca,
bu karşıdakilerin kötü niyetinden değil.
insanlar 3 kere 5 kere çağırıyorlar,
gitmeyince yavaş yavaş aramalar azalıyor.
bugun ne oldu biliyor musunuz?
bankaya bir müşteri geldi, vadesiz hesabından para çekmek istediğini söylemiş,
çekmek istediği miktar o an kasada bulunmayacak kadar çok bir tutar,
önceden haber vermesi gereken bir tutar,
ama parası olduğu için kendini haklı gören müşteri ne yaptı bağırdı çağırdı..
gişedeki kız ağlamaya başlayınca dayanamadım,
hanfendi yaptığınız doğru değil dedim,
açıklamama fırsat vermeden bana döndü, bağırıp çağırdıktan sonra bir hışımla müdürün yanına girdi,
durumu bire bin katarak anlattı, ve gitti.
sonra ne mi oldu?
müdür beni odasına çağırıp bu şekilde olmayacağını, arayıp özür dilemem gerektiğini söyledi,
kabul etmeyince işin büyüyebileceğini, istifamı almaya kadar gidebileceğini söyledi.
şu hayatta gururdan başka çok bişeyim yok,
kimseye de eyvallahım yok, olmadı da, hamdolsun,
nasıl isterseniz dedim.
işte o an,
askerde olup, tek derdimin yürümek, yürümek, yürümek olduğu,
tek derdimin sırtımdaki 30 kiloluk çanta olduğu,
tek derdimin mayına basmak, yaralanmak, hatta ölmek olduğu,
tek derdimin askerlik olduğu o günleri özlediğimi farkettim.