türkiye de allah büyüktür yaklaşımı ve idealizm

entry2 galeri
    1.
  1. idealizm konusuna çok değinmeden başlığı tanımlayabileceğimi düşünerek olaya girişiyorum sevgili okurlar. Evet, günümüz türkiyesi'nde baktığımızda gördüğümüz şu ki, sürekli bir yerlerden güç almaya çalışan, kendisini sorumluluklardan kurtarmaya çalışan bir toplum. Pagan geleneklerinden daha beter-ki saygı duyulası bir inanç sistemi-, batıl inanç sisteminin sömürüsü, her gün şu sanal dünyada bile bizi rahat bırakmayan 'Allah razı olsun abi' tarzı ilginç iletiler, e-mailler vs... Neden? Duygulara hitap eden şey akılda kalır, insana kendisini kötü hissettirdiğinizde bu aklında kalır. Ajitasyon, bir ideolojinin, bir grubun, bir sınıfın aracı.. amaç bir şeyler oluşturmak veya varolanı değiştirmekse, propaganda silahları girecek devreye. Medya, mitingler, şantaj, tehdit... ama daha önce, daha basit, daha güzel, daha sanatsal bir şeyler: afrika'da insanlar ölüyor, yardım edin.

    Bak sen, kendi ülkende terör örgütlerine karşı kullandığın uçakları bunların sorumlularından aldığının farkında değilsin galiba? Olayların arkaplanına bakmadan, o kadar önyargıyla, 'gaz'la işler yapıyoruz ki, birisi 'ermeni' desin, 'soykırım yok desin de dalalım puşta' modunda geziyor bazıları. kimisi de, kurban kesmeyi tasvip etmediğini belirtip, danaya giriyorlar kurban bayramında. Baskı, diyeceksiniz, değil. Farklı bir şey. ilginçtir ki, tam anlamıyla baskı altında kalmak değil, dışarıya tamamen ideolojik bir mesaj veriyor sözde. Yedik onu biz.

    Deprem oluyor benim ülkemde, allah'ın takdiri oluyor. Sular kesiliyor başkentimde, ankaralılar'ın suyu ne kadar israf ettiği ortaya çıkıyor, öyle ki, koca barajı kurutmuş terbiyesizler. Kaza oluyor, dikkatsiz sürücüler yüzünden, ehliyet alırken dikkatli rolü yapmış demek ki, vay şerefsiz.
    Otogargara oyununda bir diyalog vardı, daha doğrusu öncesinde demet akbağ'ın bir monoloğu, sonrasında olgun şimşek ve Erdal tosun'la olan bir diyaloğu. Tam olarak hatırlayamasam da, demet akbağ'ın anlattığı olaylarda, her seferinde başlarına kötü bir şey gelmiş ve kocası sürekli, 'olsun hanım, Allah büyüktür' deyip, karısını teselli etmiştir, yine bir şeyler olmuş, kocası gene 'merak etme hanım, Allah büyüktür' demiştir, en son istanbullar'a göçmüşlerdir, eşi inşaatta çalışırken 5. Kattan zemine düşüp ölmüştür, kadın başında ağıt yakarken;

    -* sen gittin şimdi napıcam ben sensiz, (Erdal tosun'a döner) ne yapıcam ben şimdi
    +*(omzunu tutar) merak etme bacım, Allah böyüktür.

    Her şeyden biraz da değil, kocaman kocaman şeyler isteyip, her işi bir yerlere bırakmak nedendir? En basiti, bir öğrenci evinde bile, 3 insan, bulaşık sırasını sürekli birbirinin üstüne yıkmaya çalışıyorsa, birisi yapar yerime modundaysa, daha büyük konularda insanlar niye soksun ki elini taşın altına? Kaz gelecek yerden tavuk esirgenmezmiş, esirgeniyor artık günümüzde. Öyle ki, tanrıdan bizim yerimize depreme dayanıklı binalar yapmasını, bizim yerimize sürekli dikkatli olmasını istiyoruz. Oysa ki, tanrı sana bir akıl, bir sınırda da olsa yaratıcılık, bir sınırda da olsa özgürlük, bir sınırda da olsa kaderini tayin hakkı vermiş, kaderim böyle yazılmış diye, hayatı geldiği gibi yaşamak saçma oluyor böyle. Din kitlelerin afyonudur sözü buradan hareketle çok doğru, evet din kitlelerin afyonu, çünkü sizin içinizdeki coşkuyu alıyor, sizi sınırlıyor, sizi zevklerden, acılardan, mutluluklardan, zorluklardan alıkoyuyor, sizi yaşamdan soyutluyor, bir bilgisayar oyunundan, bir alkolden, bir sigaradan daha az zararlı değil yanlış ellerde. Bu yüzünüze çarpılmaya başlandığında, sizin dozaşımından dolayı yavaş yavaş yaşamdan kayıp gittiğiniz belirtilmeye başlandığında, çat! ideoloji giriyor devreye, 'din elden gidiyor', 'misyonerler sardı ülkeyi'. Yahu, ortada giden bir şey yok! Aynı, laikliğin bir yere gitmediği gibi. Bakın, din bir yerde daha afyonluk yapıyor, aydınlarımızda. Günümüz aydınlarının da afyonu aynı, din. Bütün gün din tartışmaktan başka hiçbir halt yemiyorlar, çünkü bu halk hiçbir şeyi anlayamıyor, ne versen çok alıyor. Çok tuhaf bir ülke, ayrımcılık yapmadığını göstermek için, 'kürt arkadaşım var benim' der, o esnada karşısında duran kişi de dinler.
    Ya, işte böyle bir yer burası.
    Hadi feysbuk profilinize bi' bakın, request falan gelmiş olmasın.

    --kendi kendimin boş bakınızı doldurdum.--
    0 ...