1872’de Londra’da doğar, ingilizlerin eski ve soylu bir ailesindendir ama bir iddiaya göre ilerleyen yaşlarında soyluluk unvanını reddeder,
1890 yılında Cambridge’e girer ve felsefe, matematik ve ahlak okur,
1910-1916 arasında aynı üniversitede rektörlük yapar,
1916’da, kendi ülkesinin galip geleceği I. Dünya savaşına karşı çıktığı için tutuklanır ve görevinden uzaklaştırılır. Altı ay hapis yatar,
Hapisten çıkınca, ABD’de California Üniversitesinde rektörlük görevini üstlenir,
ikinci dünya savaşından önce Çin ve SSCB gezilerine çıkar, ancak Rusyadaki izlenimlerinden sosyalizm adına karamsar görüşlerle döner,
1931'de, Lordlar Kamarasında, erkek kardeşinin yerine geçer,
1950'de, bütün çalışmaları Nobel Edebiyat Ödülü ile onurlandırılır,
1954'te BBC'de yayınlanan ünlü "insanın Sorumluluğu" adli konuşmasında Bikini Adasındaki hidrojen bombası denemelerini lanetler. Bunu Nobel Ödüllü bilim adamlarının tepkisini dile getiren Russell- Einstein bildirisi ve her ikisine de başkanlık ettiği Doğu ve Batı dünyasından bilim adamlarının katıldığı I. Pugwash Konferansı (1957) ile 1958'de başlatılan Nükleer Silahsızlanma Kampanyası izler,
1960'ta ise başkanlıktan ayrılarak kitlesel pasif direniş eylemleri düzenlemeyi amaçlayan daha militan yaklaşımlı 100'ler Komitesini oluşturur,
1961'de eşi ile birlikte önderlik ettiği kitlesel oturma eylemleri yüzünden 2 ay hapis cezasına çarptırılır ama sağlık nedenleriyle cezası 7 güne indirilir,
Russell, Küba Bunalımı ve Çin-Hindistan sınır çatışmaları nedeniyle devlet başkanları ve dönemin Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri nezdinde girişimde bulunduğu 1962 yılında 80 yaşındadır,
Warren Raporunun yayımlanmasından sonra Kennedy suikastını araştıran komiteye başkanlık eder,
ABD'nin Vietnam politikasına şiddetle karşı çıkar. Fransız varoluşçu düşünür Jean-Paul Sartre Yugoslav tarihçi Vladimir Dedijer, Polonya asıllı yazar Isaac Deutcsher ve daha başka ünlülerin de katkısıyla Uluslararası Savaş Suçlan Mahkemesini (Russell Mahkemesi) toplar.
Seksen dokuz yaşında olduğu halde, Parlamento Meydanında nükleer silahlanmaya karşı yapılan bir gösteri sırasında tutuklanır.
Hayatı boyunca, matematik, mantık, felsefe, ahlak ve eğitim konularında fikir üretti ve bu fikirleri çok sayıda kitapta sergiler ama dünya üzerinde ismini esas ünlendiren gelişmeler her zaman savaşın ve silahlanmanın karşısında yer alması olur.
Altını çizdiğim bazı cümleleri;
"akıllılar hep kuşku içindeyken aptallar küstahça kendinden emindir."
"insanlar bilgisiz doğar, aptal değil, eğitilerek aptal olurlar."
"Kendi refahımızı, herkesin refahının güvence altına alınmasının dışında bir yolla güvence altına alamayız."
"savaş kimin haklı olduğunu değil, kimin geriye (sağ) kalacağını (ve muhtemelen yakin geleceğe hakim olacağını) belirler."
"işinizin çok önemli olduğunu düşünüyorsanız, bu sinirlerinizin ciddi biçimde bozulduğunun en açık göstergesidir."
"içgüdüsel yapımız iki bölümden oluşur; birisi kendimizin ve çocuklarımızın yaşamını geliştirmeye, diğeri ise rakip gördüğümüz kişilerin yaşamını engellemeye yönelir. Birincisi yaşama aşkını, sevgiyi ve psikolojik olarak sevginin bir kolu olan sanatı içerir; ikincisi de rekabeti, milliyetçiliği ve savaşı. Geleneksel ahlak birincisini bastırmak, ikincisini yüreklendirmek için her şeyi yapar. Oysa ki, gerçek ahlak bunun tam tersini gerektirirdi."
“insanlığın iki tür ahlakı vardır. Biri sözünü edip uygulamadığımız, diğeri uygulayıp sözünü etmediğimiz.”